Bu fırlatış zamanını kaçırırlarsa, bir sonrakini görecek kadar yaşamayacaktı. | Open Subtitles | إذا فوتَ موعد الإطلاق هذا, فإنهُ لن يعيش ليرى التالي |
Bu yeni dünyanın şafağını yakınlığın çoğu görecek kadar yaşamayacak. | Open Subtitles | فجر عالم جديد يبزُغ وكثير من الجماعة لن يحيا ليرى |
Hmm, küresel ısınmanın etkilerini görecek kadar uzun yaşamak isterim. Fos çıkacağına dair sağlam bir tüyo almıştım. | Open Subtitles | أحب أن أحيا حتى أرى آثار الاحتباس الحراري ، لدي معلومة سرية أنه هراء |
Ama torunumun oğlunun biraz büyüdüğünü görecek kadar yaşamak istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أريد أن أعيش كفاية لأرى ابن حفيدي يكبر قليلًا |
Bu az sayıdaki insan basit ve kayıtsız yaşamaktansa yapılacak daha çok şey olduğunu görecek kadar akıllılar. | Open Subtitles | بضعة الذي ذكي بما فيه الكفاية لرؤية بأن هناك أكثر بكثير لكي يعمل من فقط صغير حي، الحياة الراضية؛ |
Yolunuza çıkan gezgin sürüsünü ciddi ciddi dikkate almadığınızı görecek kadar. | Open Subtitles | طويلًا كفاية لنرى أنّكم عمليًّا تتجاهلون قطيع سائرين في طريقكم. |
Tanrım, bunu görecek kadar uzun yaşadığım için sana şükürler olsun. | Open Subtitles | أوه, يا إلهي, أنا ممتن لأني عشت بما فيه الكفاية لأرى هذا |
- Ya kahraman olarak ölürsün ya da kötü adam olduğunu görecek kadar uzun yaşarsın. | Open Subtitles | إما أن تعيش بطلاً أو تعيش طويلاً ما يكفي لترى نفسك تتحول لمجرم |
Onun ismine yaptıklarını görecek kadar yaşamadığı için baban şanslı. | Open Subtitles | إن والدك محظوظ لأنه لم يزل على قيد حياة ليرى ماذا حصل لأسمه |
Birçoğumuz gökte haç görecek kadar şanslı değiliz. | Open Subtitles | مُعظمنا ليسَ محظوظاً هكذا، ليرى صليباً في السماء |
Testin bir standart olduğunu görecek kadar yaşayamayacağım. | Open Subtitles | لن اكون متواجدة حتى أرى الاختبار يصبح شيء اعتيادي |
Umarım o günü görecek kadar uzun yaşarım. | Open Subtitles | انا فقط اتمنى ان اعيش لمده كافيه حتى أرى هذا |
Bundan her kim sorumluysa, hayatının gözlerinden buharlaşıp çıktığını görecek kadar yaklaşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون قريباً كفاية لأرى الحياة تتلاشى من أعين أيًّا كان المسؤول. |
Dövmelerini görecek kadar yakında değildim, o yüzden Calaveras, Mayans ya da başka bir çetenin üyesi miydiler bilemiyorum. | Open Subtitles | لم اكن قريبة كفاية لأرى اى حبر لذلك لا استطيع ان اقول ان كانوا من الماينز او الكالافاريز او فريق اخر |
Hiç kimse, çocuklarının ya da yaptığı işin yok olduğunu görecek kadar uzun yaşamamalı. | Open Subtitles | أي رجل لا يجب أبدا أن يعيش لمدة طويلة بما فيه الكفاية لرؤية أطفاله... ... أوعملهحطّم. |
Yiyeceğiniz ve içeceğiniz olmamasına rağmen birbirinize asla düşmediğinizi görecek kadar. | Open Subtitles | طويلًا كفاية لنرى أنّه برغم افتقاركم للطعام والماء |
Sunny'nin boğazını kestiğini görecek kadar uzun yaşayacağım. | Open Subtitles | سأعيش بما فيه الكفاية لأرى (صَني) ينحرك |
Ancak biraz daha yaşaman gerekiyor. Iris'in öldüğünü görecek kadar. | Open Subtitles | ولكن عليك الحياة للمزيد من الوقت لِما يكفي لترى (أيريس) تموت |
Ayrıca kendisi amatör olarak resimle de uğraştı ama onun çalışmalarını görecek kadar şanslı olamadık | Open Subtitles | إنخرط السيّد (ياردن) في الرسم لنفسه لكنّنا لم نكن محظوظون كفاية لرؤية أعماله |
Geleceğin tarihe dönüştüğünü görecek kadar uzun yaşadım, Profesör. | Open Subtitles | لقد عشت بما يكفي لأرى المستقبل يتحوّل إلى تاريخ, يا بروفيسور |
Ve ben imzaları görecek kadar süredir iş dünyasındayım. | Open Subtitles | وكنتُ في هذا العمل لمدة طويلة بما يكفي لرؤية العلامات. |
- Senin bantları görecek kadar. | Open Subtitles | ـ لمدة طويلة كفاية لرؤية أشرطتك |
Bu günü görecek kadar yaşadım ya, artık ölsem de gam yemem. | Open Subtitles | لقد عشت لأرى هذا، بعد هذا خذوني، لقد انتهيت |