Asla göremeyeceğiz ama her zaman bunu düşünüp mağduru oynamak seni zırdeli ediyor. | Open Subtitles | ولن نراه أبدًا وأنت تفكر به دائمًا سيراكم هذا العذاب عليك ويجعلك تجن |
Ve gerçekten umduğun şey için Zaman zaman onlar yanıp biter, Bu gece göremeyeceğiz, Bu yüzden, | TED | والشيئ الذي تتمناه حقا هو أن تتعطل كليا الأمر الذي لن نراه هذه الليلة.اذا. |
Elder, şu bahsettiği güzel vadiye vardığınızda, sanırım sizi bir daha göremeyeceğiz. | Open Subtitles | حسنا إيلدرحينما تصل الى ذلك الوادي الجميل الذي يتحدث عنه اظن اننا سوف لن نراك ثانية |
Phil ve Claire'in evine götürürsek bir daha göremeyeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أننا إن ذهبنا بها إلى منزل فيل وكلير فلن نراها مجددا، صحيح؟ |
Ve bu değişimi, bu sistemde göremeye göremeyeceğiz. | TED | و لن نرى ذلك التحول في هذا النظام في اي وقت قريباً |
Çünkü, savaşa gidiyoruz ve belki sevdiklerimizi bir daha göremeyeceğiz. Yarın, evlenmek istediğimi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | ولأننا في حالة حرب، وربما لن نري أحباءنا مرة أخري، |
Sıradaki şaşırtmacandan sonra, hepsi avukat edindi. Duruşmaya kadar yüzlerini bir daha göremeyeceğiz. | Open Subtitles | بعد طابور العرض سيوكّل كلٌّ منهما محاميّاً، ولن نرَ وجوههم حتى المحاكمة. |
Bu hafta biraz üşütmüş, cumartesiye kadar onu göremeyeceğiz. | Open Subtitles | كان لديه الإنفلونزا هذا الإسبوع لا نستطيع أن نراه حتى السبت |
Sadece şunu düşün... Bu dairedeki hiçbir şeyi bir daha asla göremeyeceğiz... | Open Subtitles | فقط فكر ، بأن كل شيء في هذه . الشقة لن نراه مرة أخرى |
Ve bundan sonra, o gitmiş olacak ve onu bir daha asla göremeyeceğiz. | Open Subtitles | وبعد ذلك، وقال انه سوف يكون ذهب، ونحن لن نراه مرة أخرى. |
Buradan çıkıp giderse bir daha onu asla göremeyeceğiz. | Open Subtitles | إن غادر من هنا، فلن نراه مُجدّدًا. |
Fakat o seni bizden alacak ve seni bir daha göremeyeceğiz! | Open Subtitles | كل شيء بخير و لكنها. ستأخذك بعيداً عنا و لن نراك مجدداً |
Şoförün seni istediğin otele bırakacak herhalde seni yakın zamanda burada göremeyeceğiz. | Open Subtitles | سائقك سيذهب بك الي اي فندق تحدده و اظننا لن نراك هنا مجددا في القريب |
Arkadaşlarını bulduğun zaman seni bir daha göremeyeceğiz. | Open Subtitles | بعد ان تقابل اصدقائك فلن نراك ابدا مرة ثانية |
Yukarı çıktı. Bu da onu bu gece bir daha göremeyeceğiz demek. | Open Subtitles | في الطابق العلوي، ومن معرفتي بها هذا يعني أننا لن نراها لبقية الليل |
Onu bir süre göremeyeceğiz, bu bittikten sonra bir ejderhaya biniyor gibi olacak. | Open Subtitles | لن نراها لفترة ولكن عندما نراها ستكون ممتطية التنين |
Büyük Patlama: Evren'in o ilk anlarını araştırabilmek isterim, ama asla göremeyeceğiz o anları, çünkü kendi ışığı tarafından karartıldı. | TED | الإنفجار العظيم: أحب أن أكون قادراً أن أستكشف اللحظات القليلة الأولى من الكون و لكننا لن نراها لأن الإنفجار العظيم نفسه يُحجب بواسطة الشفق |
Belki de bu gece parayı bölüşüp ayrıldıktan sonra... birbirimizi bir daha göremeyeceğiz. | Open Subtitles | على الأرجح لن نرى بعضنا ثانيةً بعدما نقسم المال |
Dünyanın krallık olduğu zamanı biz göremeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نرى الوقت الذى يمتلئ فيه العالم بالمملكة |
Peki o halde Bay Ocean'ı yakın bir dönemde göremeyeceğiz. | Open Subtitles | حسناً ، اذا اعتقد اننا لن نري السيد اوشن في اي وقت قريب |
Bahara kadar başka mahsul göremeyeceğiz. | Open Subtitles | . لن نري اي محصول اخر حتي الربيع |
Ben bir süre Meksika'da olacağım, o yüzden birbirimizi göremeyeceğiz. | Open Subtitles | سأعود إلى (المكسيك) لفترة لذا لن نرَ بعضنا لفترة |
Annemle babamı bir daha göremeyeceğiz değil mi? | Open Subtitles | لن نراهما مرة أخرى، أليس كذلك؟ |
Ve söylemek üzücü, bir daha asla birbirimizi göremeyeceğiz. | Open Subtitles | وحزينة لأقول أننا لن نر بعضنا البعض مرة أخرى أبدًا |