Ama o hep etrafta dolaşırdı. Mutlaka her şeyi görmüştür. | Open Subtitles | لكنه كان متوجداً هناك دائماً لابد أنه رأى الأمر برمته |
Kendisine sessiz kalması söylendiyse ya bir şeyler biliyordur ya da görmüştür. | Open Subtitles | حقيقة بأنه اُخبر بالتزام الصمت يعني أنّه يعرف شيئا أو رأى شيئا |
Herkes dışarıda bir ofis binasının dışında derbeder halde, kötü beslenmiş, bir şeyler mırıldanan veya kendi kendine bağıran evsiz bir insan görmüştür. | TED | فقد رأى الجميع رجلاً في الشارع غير مهذب، وربما بسوء تغذية، يقف خارج مبنى وهو يتمتم بنفسه أو يصرخ. |
Şey, düşündüm de, belki gerçekten dışarıda birini görmüştür. | Open Subtitles | حسناً, أدركت أنّها ربما قد رأت شخصاً ما في الواقع هناك |
- Bir şey yok. Boş. - Belki kaçarken biri görmüştür. | Open Subtitles | لا شئ هناك, انه فارغ ربما هناك من رآه وهو يهرب |
Yani daha fazla yerle, daha fazla zaman var. Bu biraz şakaya benziyor, ancak bazılarınız belki bunu görmüştür. | TED | إذاً بمساحة أكبر، تحصل على مزيد من الوقت، هذه مجرد مزحة، ولكن ربما رأى البعض منكم ذلك. |
Mutlaka her şeyi görmüştür. | Open Subtitles | لكنه كان متوجداً هناك دائماً لابد أنه رأى الأمر برمته |
Belki de ellerinin 10-2 yönünden kaydığını görmüştür. | Open Subtitles | ربما رأى يديك تنزلق لفترة وجيزة من موقع 10 و 02: 00. |
Fakat, Einstein, Newtonun teorisinde büyük bir problem olduğunu görmüştür | Open Subtitles | ولكن إينشتين رأى مشكلة كبيرة فى نظرية نيوتن |
Belki mavi bir ıstakoz profesörün kutuyu nereye sakladığını görmüştür. | Open Subtitles | كما تعرف, ربما السلطعون الأزرق رأى المكان الذي أخفي فيه البروفيسور الصندوق |
Şu kapının dışında basın mensupları beni bekliyor. Dün gece burada bulunan birileri bir şeyler görmüştür. | Open Subtitles | لديّ الصحافة تطرق الأبواب بالخارج أحدهم كان هنا البارحة و رأى شيئاً |
Yarın onunla konuşabiliriz. Belki bir şey görmüştür. | Open Subtitles | يُمكننا التّحدث إليه غدًا، لربّما رأى شيئًا ما. |
Aranızda kim bunca parayı bir arada görmüştür? | Open Subtitles | من منكم على الأطلاق قد رأى هذه الكمية من المال ؟ |
Delillere ulaşıp kurbanlara neler olduğunu ilk elden görmüştür. | Open Subtitles | سوف تكون رأت أدلة القضية و رأت مباشرة ما فعله بالضحايا |
Belki birisi bir şey görmüştür. | Open Subtitles | للتحدث مع بعض الأطفال ربما رأت إحداهن شيئاً |
- Otobüs duraklarını kontrol et. Belki biri onu otobüse binerken görmüştür. | Open Subtitles | تفقد محطة الأتوبيس لعل أحد رآه يصعد أو ينزل |
Bu mutfak kaç krep görmüştür sence? | Open Subtitles | فكيف العديد من الفطائر رأيك شهد هذا المطبخ؟ |
İçinizden biri onu partide, eve giderken ya da bir arabaya binerken görmüştür belki. | Open Subtitles | ربما أحد منكم رآها بعد الحفلة في طريقها إلى المنزل أو ركبت إحدى السيارات |
Televizyonda veya internette reklâmını görmüştür. | Open Subtitles | ربما رأتها بإعلانات التلفاز أو على الإنترنت |
İnsanlar her zaman gelir ve gider, oradaki biri onu mutlaka görmüştür. | Open Subtitles | الناس يخرجون و يدخلون دائما لذلك يمكن لأحدهم أن يكون قد رأه |
Beni işerken gördün. Beni sadece dostlarım işerken görmüştür. | Open Subtitles | أنّك رأيتني أتبول ولا أعرف هناك أحد من أصدقائي رآني أفعل ذلك. |
Ayrıca odadaki tüm fotoğrafları da görmüştür. | Open Subtitles | و لا بدَّ وأنْة رَأى كُلّ الصورِ الموجودة في الغرفةِ. |
Belki o beni aynı yerde görmüştür, ama ben onu tanımıyorum! | Open Subtitles | ربّما رأتني في نفس المبنى لكنّي لا اعرفها |
Bir dakkika. Belki başka biri onu görmüştür. | Open Subtitles | دقيقة من فضلك، ربما رأها احداً هنا |
Başkası görmüştür belki. | Open Subtitles | حسنا ربما شخص أخر شاهدها |