Kendi beceremediğini senin bu kadar çabuk hallettiğini öğrenince puşt heriflerin yüzlerinin alacağı ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتوق لرؤية وجوههم عندما يعرفون سرعة تنفيذك ما لم يستطيعوه |
- O günü görmek için sabırsızlanıyorum. - O gün sandığından da yakın. | Open Subtitles | أتوق لرؤية ذلك اليوم ذلك اليوم أقرب مما تعتقد |
Caesar'ın yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لرؤية وجه سيزار عندما يكتشف |
Seni o şapkalardan giyerken görmek için sabırsızlanıyorum. Sana çok yakışacaktır. | Open Subtitles | . لا أستطيع الإنتظار لرؤيتك ترتدي واحدة ستكون وسيماً للغاية |
Burada yapacaklarını görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | في الواقع ، إنه مضحك نوعاً ما لا أستطيع الإنتظار لأرى ماذا ستفعلين هنا |
Her şeyi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أوه، أنها على ما يرام. لا استطيع الانتظار لرؤية كل شيء من جديد. |
Yarın çıkıyorum. Çocuklarımı görmek için sabırsızlanıyorum. Çocuğun var mı? | Open Subtitles | سأخرج غدا، لا يمكنني الإنتظار حتى أرى أطفالي، أرزقت بأطفال؟ |
Seni görmek için sabırsızlanıyorum. Seni % 1000 seviyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أراك أحبك ألف بالميه |
Seni de evde görmek için sabırsızlanıyorum. Hey. Spor barı iyi fikirdi. | Open Subtitles | و أتطلع لرؤيتك فى المنزل لاحقاً فكرة جيدة الذهاب الى الحانة |
Geçmişinde bazı problemleri olduğunu biliyorum, ama bu... Yani kirli çamaşırları var. Adamın kaydını görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | حسناً لا أطيق الانتظار حتى أرى سجل هذا الرجل |
O devasa duvarı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتوق لرؤية ذلك الحائط العملاق |
Benim iPad'imin onunkinden fazla hafızası olduğunu görünce Kyle'ın suratındaki aptal ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | أتوق لرؤية وجه (كايل) المغفل حينما يرى أن ذاكرتي تفوق خاصته |
Küçük salağın suratını görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتوق لرؤية وجه الأبله الصغير |
Bu felaketi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لرؤية هذه الكارثة. |
Bu felaketi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لرؤية هذه الكارثة. |
Sahne makyajıyla seni görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لرؤيتك هكذا، . سيكون جميل |
Tatlının ne olduğunu görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لأرى ماذا يوجد للتحلية |
Noel babayı dizlerinin üzerinde görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار لرؤية سانتا كلوز والجلوس على ركبته. |
Ben onun yüzüne görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني الإنتظار حتى أرى النظرة على وجهه |
Çinceni görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أراك تتحدثين الصينية |
Seni özgür bir Enos'ta görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | وإنني أتطلع لرؤيتك في أنوس الحرة. |
Sevgililer Günü sürprizini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الانتظار حتى أرى مُفاجأتي لعيد الحُبْ. |
- görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | الأسلحة؟ أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤية هذا الشيءِ. |
Eski arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع الانتظار حتى ارى بعض الاصدقاء القدامى |
Papazların Meclis Binası'nı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار لرؤية بيت الفصل |
Bunu sonunu görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأنتظار لرؤية كيف ستكون |
Babalar Günü için yapacakları şeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أنتظر ما سيفعلونه في عيد الأب |
Balo kraliçeliğini Nelly'ye kaptırdığı zaman Blair'in yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق انتظار رؤية وجه بلاير عندما تخسر ملكة الحفلة أمام نيلي |