Bu beynimizin dilinde tasarlanmış, çizgilerden, noktalardan, harflerden oluşan görsel bir yapı. | TED | إنه بناء بصري للخطوط و النقاط و الحروف مصمم باستخدام لغة الدماغ |
Çünkü onlar ışığın, gökkuşağının tüm renklerinden oluştuğu gerçeğinin görsel bir yansımasıdır. | Open Subtitles | لأنها تمثيل بصري لحقيقة ان الضوء مكوّن من جميع الوان قوس قزح |
muhtemelen bir yönü dışında: şimdi şehir merkezinin gerçekten ne kadar tıkalı ve istilaya uğramış olduğuna dair görsel bir sunumum oldu. | TED | ما عدا من منظور واحد أصبح لدي الآن تمثيل بصري ممتاز عن مدى انسداد و اجتياح قلب المدينة |
Organizasyonlar, çılgın problemlerini işbirliği içinde çizerek ele aldıkça görsel bir devrim gerçekleşiyor. | TED | ثمة ثورة بصرية تحدث الآن بينما تقوم المزيد من المنظمات بمعالجة مشاكلها المستعصية عن طريق التعاون على رسم المشاكل. |
Virgil, burada görsel bir sözlük oluşturmadan önce çocukken aniden görme yeteneğini kaybettiğin yazıyor. | Open Subtitles | أرى هنا أنك كنت أعمى منذ طفولتك قبل أن تنشيء لغة بصرية |
çizgi romanın görsel bir araç olduğu ama içinde bütün duyuları bulundurmaya çalıştığı idi. | TED | أن الرسوم الهزلية وسيط مرئي, لكنه يحاول تقدير جميع الحواس معا ضمنه. |
Bu birleri ve sıfırları bulmaya haftalarımı harcayabilirdim ama bunun gibi görsel bir soyutlamayı anlamam saniyelerimi aldı. | TED | قد أقضي أسابيع وأنا أبحث عليه بين الآحاد والأصفار، لكن اختيار تجريد بصري كهذا يتطلب مني بضع ثوان فقط. |
Birkaç yıl önce mezarlardan çıkan her bir eşyayı fotoğraflayarak hayatta kalanların kolayca göz atabilecekleri görsel bir arşiv oluşturmaya karar verdim. | TED | قررت منذ بضع سنوات أن أصور كل شيء مستخرج بهدف خلق أرشيف بصري ليتمكن الناجون من تصفحه بسهولة. |
Bir ışık eğrisinin, görsel bir grafiğe çevrilmiş bir sayı tablosu olduğunu fark ettiğim zaman, bunun üzerinde uzun süre düşündüm. | TED | فكرت طويلا وبجهد في ذلك، وعندها أدركت فجأة أن منحنى الضوء ماهو إلا جدول أعداد ثم تحويله إلى مبيان بصري. |
Ama bundan önemlisi görsel bir anlatıyı nasıl yaratabileceğini bilmen gerekiyor. | TED | ولكن الأهم من ذلك يجب عليك أن تتمكن من خلق محرك بصري |
Yani, örneğin, bu resme baktığınızda güzel bir görsel, gözünüzü dürtüklemeye çağırıyor, seçerek görsel bir mantık oluşturmanızı istiyor. | TED | لذا، كمثال، عندما ننظر لهذه الصورة بيانات جيدة تجذب العين لتنظر فيها لصنع منطق بصري بإنتقائية |
Web üzerinden gözlerimizin içine akıtılıyor ve hepimiz artık görselleştiriyoruz; hepimiz bilgimizi görsel bir bakış bekliyoruz. | TED | يجري صبها في عيوننا من خلال شبكة الإنترنت، وجميعا حاليا مُتخيلون؛ جميعا يطالب بشكل بصري لمعلوماتنا. |
görsel bir yanılsamaya kanıp, bu söylentiyi herkese yaymanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لإشاعةٍ مبنيةٍ على خداع بصري.. أن تنتشر في الحصن.. |
Bu Marisa'nın ölüm sebebi hakkında polis adli tıp... raporunun görsel bir sunumu. | Open Subtitles | هذا تمثيل بصري مِنْ أرشيفاتِ مختبرِ الطب الشرعيِ لسبب موت ماريسا |
Bu yüzden ne yaptığımızı anlamanız için size daha görsel bir şey sunayım. | Open Subtitles | لذا، تَركَني أَعطيك الشيء بصري أكثر بعض الشيء للمُسَاعَدَة على تَشويفك الذي كلنا حول. |
Noelle ve Oliver görsel bir temas sağlayana kadar mümkün olduğunca onları oyalamaya çalışın. | Open Subtitles | لذا يجب ان تماطلوا علي قدر استطاعتكم بينما نويل و اوليفر يحاولون ان يقوموا بتأكيد بصري |
Resmin, görsel bir cazibe merkezi yok. | Open Subtitles | الصورة لا تحتوي على مركز بصري من الإهتمام. |
Bütün gece görsel bir semptomu ya da nöbeti olmadı. | Open Subtitles | لقد مرّت الليلة بطولها دون أن يعاني من اختلاج، أو أعراض بصرية |
Röportaj kayıtlarımın çıktısını alırım ve kelimeleri görsel bir sunu haline getiririm. | Open Subtitles | أُدخل نسخ من مقابلاتي لتوليد نسخة بصرية من الكلمات المستعملة |
Şimdi bu basit fikri, görsel bir araç içerisinde çizgi romanı sunma fikrini benimseyip çizgi romana başından sonuna kadar görsel araç muamelesi yapıyoruz. | TED | والآن, نحن نأخذ هذه الفكرة المبسطة لتقديم الرسوم الهزلية عبر وسيط مرئي, ثم ننفذها عبر كل الطريق من البداية للنهاية. |