ve- ve biz de muhabbet ediyorduk, takılıyorduk, bilirsin, bana gitarda bazı şeyler gösteriyordu, | Open Subtitles | و كنا نتحدث و نتسكع و كان يريني بعض الامور , على الجيتار |
Antika silahların koleksiyonunu yapıyor. - En sevdiğini bana gösteriyordu. - Tanrım! | Open Subtitles | لقد قلت لك، إنه يجمع هذه التحف و كان يريني |
O dönemden geriye kalan iskelet kalıntıları insanların sabah, öğlen, akşam tahıl öğütüyor olduklarını gösteriyordu. | TED | المؤشرات التي بقيت من تلك الحقبة تشير ان النساء كانت تطحن الحبوب طيلة الصباح و المساء |
Gösterilen gerçekler kahya Chivers'ı gösteriyordu. | Open Subtitles | فالحقائق التي قدموها كانت تشير على أنه كان رئيس الخدم |
Öte yandan yeni fotoğraflar oyukta beyaz bir tortu gösteriyordu. | Open Subtitles | من ناحية أخرى أظهرت الصور الجديدة رواسب بيضاء في الأخدود |
Klüpteki termometre 32 dereceyi gösteriyordu bugün. | Open Subtitles | ميزان الحرارة اليوم في النادي كان يشير إلى 90 درجة |
Doğrulanmamış raporlar, mürettebatın bir kısmının kurtarıldığını gösteriyordu. | Open Subtitles | أشارت تقارير غير مؤكدة إلى أنه تم إنقاذ بعض أفراد الطاقم |
İki gün önceyi gösteriyordu. Tarih değiştirme çizgisini iki kere geçmiş ve düzeltmemiş. | Open Subtitles | أشار إلى اليومين الماضيين عبر خط التوقيت مرتين و لم يقم بتعديله |
Dişlerimin temizliğine hep hayrandı ve geçen sefer oradayken bana aletleri sterilize ettikleri makineleri gösteriyordu ve çıkma teklif etti. | Open Subtitles | لقد كان دائما معجبا بنطافة فمي و آخر مرة كنت فيها هناك كان يريني الآلات التي يستخدمونها لتعقيم أدواتهم |
Bu çok heyecan verici. -Bana bekar evini gösteriyordu her şey deri ve müzikti. | Open Subtitles | كان يريني شقة عازبة، بالجلد والموسيقى |
Yeni aldıkları spor aletlerini gösteriyordu bana. | Open Subtitles | كان يريني واحدة من تلك الالات الجديدة |
Arkadaki saat bile 9:14'ü gösteriyordu. | Open Subtitles | لكن لم يقل احد ان الساعه الخلفية تشير الى 9: 14 |
Ve olay yerinde bulunan pusula aynı yönü yani güneyi gösteriyordu. | Open Subtitles | تمام، والبوصلة من مسرح الجريمة كانت تشير لنفس الاتجاه، الجنوب |
Altı yıl önce ilk kez ortaya çıktığında deliller olayın tek kişinin işi olduğunu gösteriyordu. | Open Subtitles | عندما ظهرت لأول مرة على الساحة منذ 6 أعوام الأدلة كانت تشير إلى عمل فرد واحد |
Karpostallar insanların evlerini, hastaneleri, mezarlıkları ve morgları gösteriyordu. Ölümün her iki tarafında da geçtiğimiz alanların hikayelerini bize anlatıyorlardı. | TED | وقد أظهرت مساكن الناس ومستشفياتهم ومحرقاتهم ومشرحاتهم، وهي تحكي قصة المساحات المختلفة التي نمر بها في أي جانب من الموت. |
Birleşik Krallık'ta yapılan bir araştırma sigara içenlerin içmeyenlerden -yirmi yıldan fazla bir sürede- daha yüksek yaşama oranına sahip olduğunu gösteriyordu. | TED | دراسة في المملكة المتحدة أظهرت لنا أن المدخنين لديهم معدلات عمر أطول من غير المدخنين خلال عشرين سنة |
Bu dosyalar vergi cennetleriyle ilgili bugüne kadar görülmüş en büyük bilgi sızıntısını gösteriyordu. | TED | لقد أظهرت هذه أكبر مخبأ للمعلومات الداخلية في نظام الملاذ الضريبي الذي لم يره أي أحد من قبل. |
Vadinin girişinde, tapınağın kapısını gösteriyordu. | Open Subtitles | الوجه الذي يشير إلى المدخل إلى الوادي ، البوابة إلى الضريح |
Kadranı beni gösteriyordu. | Open Subtitles | باللـّيلة التى قبضوا علينا، حينما أشارت إليّ. |
Tam seni gösteriyordu. | Open Subtitles | أشار بصدق لأسفل عليكي |
Sadece bize birkaç dans hareketi gösteriyordu. | Open Subtitles | انه كان فقط يرينا بعض الحركات اللاصقه . اللعنة |
O halı odayı cidden dolu gösteriyordu, Öyle değil mi? | Open Subtitles | هذه السجّادة، كانت تربط الغرفة مع بعضها صحيح؟ |
Justin'e ona nasıl davranması gerektiğini gösteriyordu. Artık çok iyi anlaşıyorlar. | Open Subtitles | وإنها كانت تري (جستن) كيف يجري الأمر معه، إنه حقاً منسجماً. |
Uzun süredir tutarsızlıklar gösteriyordu zaten. | Open Subtitles | كانت تظهر علامات على عدم الإستقرار في بعض الاحيان |
O bana bazı favori youtube Videolarını gösteriyordu, tamam mı? | Open Subtitles | كانت تريني أحد أفضل مقاطعها على الـ(يوتيوب)، حسناً؟ |