Elbette aynadakinin kendiniz olduğunu biliyorsunuz çünkü siz göz kırpınca o da göz kırpıyor ve karşınızda ayna olduğunun farkındasınız fakat kendinizi, kendiniz olarak tanıyamıyorsunuz. | TED | أعني، إنك تعرف أنه أنت لأنك حين تغمز صورتك تغمز وتعرف أيضا أنها مرآة ولكنك لا تعرف نفسك بنفسك حقا |
Karım içki şişesiyle tuvalette ve bana göz kırpıyor. | Open Subtitles | إن زوجتى تمسك بزجاجة خمر فى الحمام و تغمز لى بعينها |
Belki, size gülümsüyor ara sıra size göz kırpıyor ve sizi bir erkek gibi hissettiriyor olabilir. | Open Subtitles | قد تبتسم لك قد تغمز لك أحيانا وقد تشعر أنك رجل |
Yalan söyleyince, iki kez göz kırpıyor. | Open Subtitles | -عندما يكذب , يرمش مرتين |
-Evet için bir kez göz kırpıyor. -Kahretsin! | Open Subtitles | يرمش مرة واحدة ليقول "نعم"... |
Şuna bak, sanki sana göz kırpıyor gibi. | Open Subtitles | أنظر إلى ذلك , إنه يبدو وكأنه يغمز إليك |
Ve bana göz kırpıyor. | Open Subtitles | - سمك السلمون ، إنه يغمز في الصنارة تجاهي . |
Gökyüzünden yeni yıldızlar göz kırpıyor! | Open Subtitles | "نجوم جديدة تغمز لي من السماء" |
Marlene sana göz kırpıyor. O da tasmaları sevebilir. | Open Subtitles | مارلين " تغمز لك ربما تحب الطوق أيضاً " |
Sana göz kırpıyor ve sen de onu takip ediyorsun. | Open Subtitles | انها تغمز لك. |
Bana göz kırpıyor! | Open Subtitles | تغمز لى |
göz kırpıyor. | Open Subtitles | انه يرمش |
Siyah olana doğru yürürsen, göz kırpıyor. | Open Subtitles | الأسود، يغمز بعينه |
Kardan adam yine göz kırpıyor. | Open Subtitles | لقد جعلته يغمز مرة اخرى |
göz kırpıyor. | Open Subtitles | إنه يغمز |