Evet bende bir sürü kocaman gözenek var. | Open Subtitles | أجل, لدىّ هذه المسام فى أنفى انها مسام كبيرة |
Buz torbamı çıkarınca gözenek temizleyici losyon sürüyorum. | Open Subtitles | بعد نزع كمادات الثلج أستخدم لوشن منظف يتغلغل في مسام الجلد |
Tıpkı senin cildin gibi, tek fark benimkinde gözenek yok bu nedenle terlemiyorum ve bronzlaşmıyorum. | Open Subtitles | اذن , هو يبدوا تماماً مثل جلدك ولكنه ليس به مسام لذلك لا اعرق ولا اصاب بحروق الشمس |
Nerdeyse hiç gözenek yok, böylece ışık altında terlemiyorlar. | Open Subtitles | إنها بلا مسام فلا تتعرق تحت الضوء |
gözenek ve ter bezlerini tekrar üretmek arzusundayız. Just surface details. | Open Subtitles | نريد فقط أن نعيد إنتاج المسامات و الغدد العرقية الخاصة بك |
Bir tek gözenek bile yok. | Open Subtitles | أوه لا توجد مسام عليها |
"mucize" sutyen, gebelik testi, saç güçlendirici... gözenek temizleme bandı, Aspirin, külotlu çorap ve kredi kartı var. | Open Subtitles | عُدّة تشميع في البيتِ وصدرية أكثر من رائعه اختبار للحمل ، جهاز للشعر عفوا لاصق يطهر المسامات عقار الادفيل |
Atomları arasında milyonlarca ufak gözenek açmak için oksijenle işlem görmüş... - ...karbondur. | Open Subtitles | إنّه كربون تمّت مُعالجته بالأكسجين لفتح ملايين المسامات الصغيرة بين ذرّات الكربون. |