Ve dürüst olmak gerekirse, bu teknolojinin birisini gözetlemek için kullanıldığını hayâl etmek zor değil. | TED | ولنكن منصفين ليس من الصعب أن تتخيل استخدام هذه التقنية للتجسس على شخص ما |
Programı Amerikalıları gözetlemek için kullanıyorsunuz. | Open Subtitles | تستخدمونه للتجسس على الأمريكيين. كيف نستخدمه سري للغاية، |
Ballonlar'ın evini gözetlemek için avcı kılığına girmişti. | Open Subtitles | كان متنكراً في زي صياد .لمراقبة منزل بالون |
İçeri giren ve dışarı çıkanları gözetlemek için oradaydı. | Open Subtitles | كان وجودة لمراقبة اللذين يدخلون ويخرجوا منها |
Sadece annemi gözetlemek için beni şehre kadar getirdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | ,لا أصدق أنكِ سحبتيني للبلدة لنتجسس على أمي فحسب |
Beni gözetlemek için uzaktan kumandalı uçak kullandı. | Open Subtitles | قد قامت بإستخدام طائرة بدون طيار للتجسس علي |
9 yıl önce X-Files'a Ajan Mulder'ın FBI yöntemlerini kullanmadığı şüphesi üzerine onu gözetlemek için atandım. | Open Subtitles | أنا خصّصت تسعة قبل سنوات إلى الملفات المجهولة... للتجسّس على الوكيل مولدر... التي طرق شكّ مكتب التحقيقات الفدرالي فيه. |
Yani Piller ve Paige'i öldürmek için iki tür robot gönderdiler ve üçüncüyü de bizi gözetlemek için gönderdiler. | Open Subtitles | لقتل بيلر وبيج وارسلوا الثالثة لمراقبتنا |
Kızınızı gözetlemek için kiralık arabasına kamera yerleştirmişsiniz. | Open Subtitles | لقد قمت بتثبيت كاميرا مراقبة في سيارة إبنتك المستأجرة كي تتجسس عليها |
Acele etme.Etrafı gözetlemek için burada kalacaksın. | Open Subtitles | ابقَ هنا وراقب المكان إن أتت الشرطة؛ أطلق النار على النفذة هناك |
Bu uçak Amerikan şehirlerini gözetlemek için kullanılmış. | Open Subtitles | وتستخدم هذه الطائرة للتجسس على المدن الأمريكية. |
Çünkü hükûmetin herkesi gözetlemek için genişletilen yetkileri yüzünden, Birinci Anayasa değişikliği tarafından korunması gereken basının görevini yerine getirmesini riske atmış oluruz. | TED | لذلك فإننا نخاطر برؤية الصحافة غير قادرة على القيام بعملها والذي كان من المفترض على التعديل الأول حمايته بسبب قدرة الحكومة الموسعة للتجسس على الجميع. |
Hoke'u gözetlemek için kullanılan her ne ise, güvenlik sistemine iliştirilmiş. | Open Subtitles | مهما كان يستخدم نظام للتجسس على هوك كان piggybacked على أمن النظام. |
MOSSAD Khalid'i gözetlemek için bizi kullanıyor. | Open Subtitles | الموساد تستخدمنا للتجسس على خالد |
Orada sizi gözetlemek için saklanıırdım. | Open Subtitles | اعتدت على الاختباء في هناك للتجسس على يا رفاق . |
Yırtıcı hayvanları gözetlemek için uzun otların üzerinden kafalarını kaldırdılar. | Open Subtitles | تحافظ على رفع رؤوسها فوق الأعشاب الطويلة لمراقبة المفترسين. |
Soymak istediğin bir bankayı bir günde saatlerce gözetlemek için önüne yemek kamyonu park etmekten daha iyi bir yol var mı? | Open Subtitles | ما أفضل طريقة لمراقبة مصرف تريد سرقته من ركن شاحنة طعام أمامه لساعات في اليوم؟ |
Westcott'ın birliğini gözetlemek için yeterli mesafe var. | Open Subtitles | " قريب ما يكفي لمراقبة وحدة " ويسكوت |
Sana söylemeyi unuttum. Amy ve çıktığı adamı gözetlemek için Bernadette'le buluşacağız. | Open Subtitles | نسيت إخبارك، سنقابل (برناديت) لنتجسس على (آيمي) ورفيقها |
O ne ki? Beni gözetlemek için uzaktan kumandalı uçak kullandı. | Open Subtitles | قد قامت بإستخدام طائرة بدون طيار للتجسس علي |
- Rylatech'in teknolojisini bütün ülkeyi gözetlemek için kullanıyorlar. | Open Subtitles | -إنّهم يستغلّون تكنولوجيا (رايلاتك) للتجسّس على البلد كلّها . |
Lakin bizi gözetlemek için burada oldukları ayan beyan ortada. | Open Subtitles | لكنّهما هنا لمراقبتنا. |
Beni gözetlemek için de size böyle bir teknoloji yerleştirmişler. | Open Subtitles | قاموا بزرع هذه التقنية بداخلكَ كي تتجسس عليّ |
Acele etme.Etrafı gözetlemek için burada kalacaksın. | Open Subtitles | ابقَ هنا وراقب المكان إن أتت الشرطة؛ أطلق النار على النفذة هناك |