Buzdağlarını gözlüyor, istiridyeleri düzenliyor, kokteyllerini karıştırıyor ve gözlüklerinin buğusunu siliyordum. | Open Subtitles | وكنت أراقب الجبال الثلجية، وأجمّع صدفك، وأعد شرابك وكنت أمسح البخار من نظارتك |
Aama ben senin gözlüklerinin nerede oldugunu biliyorum. | Open Subtitles | لكنني أعرف مكان نظارتك |
Ordu gözlüklerinin Anne Sullivan Tepesi'nde ne işi vardı sence? | Open Subtitles | ما الذي تفعله نظارات للرؤية الليلية خاصة بالجيش عند قمة جبل (الأم سوليفان)؟ |
Yedek olarak gözlüklerinin olması iyi bir şey değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا شيء جيد انت لديك نظاراتك كأحتياط |
Brad, gözlüklerinin tamamı çantadaydı. | Open Subtitles | براد" إن كل نظاراتك بها" |