Lazerler öyle güçlü ki, topu çok hızlı bir şekilde eziyor. | TED | موجات الليزر قوية جدا فهي تسحق كرة الطاولة بشكل فائق السرعة. |
Bu işaretler öylesine güçlü ki birinin sansürlendiğini önceden bilmenize gerek yok. | TED | الآن هذه الإشارات هي في الواقع قوية للغاية لدرجة أنه لا تحتاج إلى معرفة أن أحدهم كان تحت الرقابة. |
Bu teknoloji aslında öyle güçlü ki bu molekülleri parmak izi üzerinde görebiliyoruz. | TED | في الواقع هذه التكنولوجيا قوية للغاية بحيث أننا يمكننا أن نرى هذه الجزيئات على البصمة. |
Kanaatimce cinayete saplantısı öylesine güçlü ki, söz verdiği şekilde davranmak zorunda. | Open Subtitles | برأيي أن هوس القاتل قوي جداً لدرجة أنه سيحقق ما وعد به |
Akıntı o kadar güçlü ki, insanı başladığı noktaya geri atıyor. | Open Subtitles | إنّ التيار قوي جداً و سيرجعك من حيث بدأت. |
İki kademeli turbo emiş gücü, üçlü fırça başlığı teflon filtresi ve kemersiz sürüş sistemi var ve o kadar güçlü ki kirin üstündeki kiri emiyor! | Open Subtitles | نظافة مزدوجة و متانة ،سيطرة كاملة،هزاز مرشح محصن صمم وفقا لنظرية الدفع العكسي |
Çünkü bence matematik o kadar güçlü ki, bize neredeyse her şey için yeni bir bakış açısı verme potansiyeli var. | TED | لأنني أعتقد بأن الرياضيات قوية لدرجة تمنحها القدرة على توفير طريقة جديدة للنظر إلى أي شيء تقريبا. |
Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor ve nerede olduğumuz ve ne gördüğümüze dair anlayışımızı da yeniden şekillendiriyor. | TED | إنه أداة قوية تشرك كلاً من البصر والبصيرة. وتعيد تشكيل فهمنا للمكان الذي نحن فيه وما الذي نراه. |
Bu oyun dinamiği öylesine güçlü ki sadece davranışlarımızı değil bütün kültürümüzü etkiliyor. | TED | ديناميكية اللعب قوية جداً هذا لا يؤثر بسلوكنا فقط ، إنه يؤثر بثقافة كاملة |
Tırnakları o kadar güçlü ki en sert zeminleri kazabilir. | Open Subtitles | مخالبه قوية جداً هو يمْكن أنْ يحفرْ خلال الأرض |
Yer çekimi o kadar güçlü ki hiçbir şey kurtulamaz: Mutlak sessizlik. | Open Subtitles | حيث الجاذبية قوية للغاية ولا شئ يمكنه الهرب، فقط صمت مطبق |
Ama anne içgüdüleri o kadar güçlü ki kaybolan yavrusunu aramak için günlerce burada kalacak. | Open Subtitles | لكن غريزتها الأمومية قوية جداً، ستبقى للبحث عن عجلها المفقود لأيام. |
Gözlediğimiz Kara Deliklerin bazıları o kadar harikulade ve... öylesine hızla dönüyor ve öylesine güçlü ki, bu yüzden maddeyi hızla dışarı attıkları bu uzun jet akımlarını oluşturuyorlar. | Open Subtitles | واحدة من غرائب الثقوب السوداء إنها قوية وسريعة الدوران بما يكفى لكى تصنع هذه النافورة الضخمة من مادة النجم |
O kadar güçlü ki en sonunda kendi bedensel arzusu yerine Yehova inancını seçti. | Open Subtitles | قوية جداً, حيث أنها اختارت الإيمان بالله حتى النهاية فضّلته على حياتها |
Fakat anne içgüdüleri o kadar güçlü ki kaybolan yavrusunu aramak için günlerce burada kalacak. | Open Subtitles | لكن غريزتها الأمومية قوية جداً، ستبقى للبحث عن عجلها المفقود لأيام. |
Basınç o kadar güçlü ki... oksijenin tüm vücutta dolanımını engelliyor. | Open Subtitles | إن الضغط قوي جداً .. يسبب توقف الأوكسجين من التوزيع خلال الجسم |
Adam o kadar güçlü ki kimseye hesap vermesi gerekmiyor. | Open Subtitles | الرجل قوي جداً. وليس عليه التبرير لأي كان. |
Ve bu öylesine güçlü ki, istatistiklerine baktıklarında ürünlerin 8 saat sonra solacağını gördüklerinde ya da 6 saat sonra ya da 24 saat, bu bazı 70 milyon insanın gün içindeki hayat döngüsünü değiştiriyor. | TED | و هذا قوي جداً ، عندما يصدمونك بوضعك عندما يخبرونك بأن محصولك ذبل بعد ٨ ساعات ، أو بعد ٦ ساعات ، أو بعد ٢٤ ساعة انها تُغير دورة الحياة لأكثر من ٧٠ مليون شخص خلال اليوم |
O kadar güçlü ki orada yasaklandı. | Open Subtitles | قوي جداً لدرجة أنه تم منعه هناك |
İki kademeli turbo emiş gücü, üçlü fırça başlığı teflon filtresi ve kemersiz sürüş sistemi var ve o kadar güçlü ki kirin üstündeki kiri emiyor! | Open Subtitles | نظافة مزدوجة و متانة ،سيطرة كاملة،هزاز مرشح محصن صمم وفقا لنظرية الدفع العكسي |