ويكيبيديا

    "güçsüz" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ضعيف
        
    • ضعيفاً
        
    • بالعجز
        
    • ضعفاء
        
    • بالضعف
        
    • عاجز
        
    • الضعف
        
    • عاجزة
        
    • أضعف
        
    • ضعيفا
        
    • ضعف
        
    • عاجزاً
        
    • الضعيف
        
    • ضعيفًا
        
    • الضعيفة
        
    Kodes yapmak için çok zayıf bir maden çok güçsüz, çok esnek. Open Subtitles مما يبدوا إنه عنصر ضعيف لبناء سجن و هي ضعيفة لذلك كوعه
    Kendi inancınızı test etmenizin erdemli olduğunu söylemeleri olasıdır ve de fikir değiştiren birinin güçsüz gözüktüğünü söylemeleri bir o kadar olası değildir. TED إنهم يذهبون للقول بأنه من الجيد أن تختبر معتقداتك الخاصة، وأقل ميلاً لوصف شخص غيّر من تفكيره بأنه شخص ضعيف.
    Bunun ne kadar güçsüz hissettirdiğini hayatta anlayamazsın, ne kadar güçsüz hissetiğimi. Open Subtitles لا يمكنك أن تتخيل مدى الضعف الذي شعرت به وقتها كنت ضعيفاً
    Hoşumuza gitmeyen, haksız hissettiren, hedeflerimizin yolunu kapatan, engellenebilecek olan durumlara sinirleniriz ve bu durum bizi güçsüz hissettirir. TED نغضب في المواقف التي تجعلنا غير راضيين، الغير عادلة، التي تعرقل أهدافنا، التي كان يمكن تجنبها، وتجعلنا تشعر بالعجز.
    Çünkü hastanede çok zayıf ve güçsüz hissediyorlarmış. Yani, sorun olmaz. Open Subtitles لأنّهم يشعرون أنّهم ضعفاء وتافهون في محيط المشفى، ولذا أنصحك بذلك
    Şimdi geri adım atarsan, hayatının kalanında kendini güçsüz ve küçülmüş hissedeceksin. Open Subtitles لو إنحنيت الآن ستبقى بقية حياتك تشعر بالضعف
    Burada, güçsüz bir şekilde ordusunun parçalanmasını seyrediyordu. Open Subtitles ،وهنا شاهد، وهو عاجز تماما الإنكسار القاسي لجيشه
    Eğer senin küçük oyuncağın ona yenilirse olacağı sadece güçsüz bir oyuncak. Open Subtitles اذا خسر امام العابك فسيظهر علي حقيقته ,جرو ضعيف
    Birinci aşama hakkında bayağı düşündüm... alkol karşısında güçsüz olduğumu... ve hayatımın kontrolden çıktığını kabullendim. Open Subtitles كنت أفكر الكثير حول الخطوة الأولى التي إعتقدتها أنا كنت ضعيف بسبب الكحول وحياتي كانت قد أصبحت صعبة
    Birinci aşama hakkında bayağı düşündüm... alkol karşısında güçsüz olduğumu... ve hayatımın kontrolden çıktığını kabullendim. Open Subtitles كنت أفكر الكثير حول الخطوة الأولى التي إعتقدتها أنا كنت ضعيف بسبب الكحول وحياتي كانت قد أصبحت صعبة
    güçsüz olmasına rağmen epey cesur. Open Subtitles بالرغم من انه ضعيف جداً , إلا أنه يمتلك قدرة تحمل عالية جداً
    Hâlâ oldukça güçsüz, hafızası dağınık ama en azından lanet olası hastaneden çıktı. Open Subtitles ما زالَ ضعيفاً جداً ، ذاكرته فى فوضى لكنّه خرج من تلك المستشفى اللعينة
    Şeker hastalığı seni güçsüz kılıyor ve sen de ona anlatmaya korkuyorsun, çünkü artık onun Süpermeni olmayacaksın. Open Subtitles . لكن مرض السكر يجعلك تبدو ضعيفاً, و أنت تخشى أنك إذ فاتحتها بهذا الموضوع,
    İlk defa babamı anlıyorum kendini güçsüz hissetmesini, kendine acımasını. Open Subtitles للمرّة الأولى, أفهم أبي، شعوره بالعجز الجنسي والشفقة على الذات.
    Testi geçemeyecek kadar güçsüz durumda olursan kimseye yardım edemezsin. Open Subtitles لن نستيع مساعدة أحد إن كنا ضعفاء جداً لنجتاز الإختبار
    Bana ne kadar berbat hissettirdiğini ona şimdi anlatamam. Onun için çok uzak bir hatıra. Kendimi güçsüz hissederim. Open Subtitles لا يمكنني أن أخبرها كيف شعوري القبيح الآن إنها ذاكرة بعيدة بالنسبة لها , أشعر بالضعف
    Ama o kadar güçsüz ki yalnız bizim yardımımız yetmiyor. Open Subtitles لكنّه عاجز جدّاً بحيث مساعدتنا لوحدها لن تنفع.
    Tasarım, ihtiyaçları dikkate alınmayanları güçsüz hale getirebilir. TED التصميم يمكنه أيضًا أن يلحق الضعف على مجموعة تكون احتياجاتها غير معتبرة.
    Sana kahramanların gücünü de verebilirim, seni güçsüz de bırakabilirim. Open Subtitles أستطيع أن أعطي لكم قوة الأبطال أو أترك لكم عاجزة.
    Sanki hep en güçsüz olduğunuz, yardımlarına en çok ihtiyaç duyduğunuz anda gelirler. Open Subtitles غالباً ما يأتون عندما تكون في أضعف حالاتك وتكون في أمس الحاجة لمساعدتهم
    güçsüz birine babalık etmek nasıl bir duygu Binbaşı Tetley? Open Subtitles ما شعورك وقد أنجبت ابنا ضعيفا أيها الرائد تيتلي؟
    Bazı insanlar ne yazık ki güçsüz diş minelerine sahip olduğundan genetik olarak çürüklere daha yatkın fakat çoğunlukla suçlu fazla şeker tüketimi. TED بعض الناس أكثر عرضة لتسوس الأسنان بسبب جينات قد تتسبب في نقاط ضعف كليونة المينا، لكن للأغلبية، يقع اللوم على ارتفاع استهلاك السكر.
    Stanford'da olmamın amacı neydi, Beyaz Saray'da olmamın amacı neydi, aileme yardım edemeyecek kadar güçsüz olduktan sonra? TED ما المغزى من كوني طالباً في جامعة ستانفورد، وما المغزى من أنني أعمل في البيت الأبيض إذا كنت عاجزاً عن مساعدة عائلتي؟
    Küçük, güçsüz bebeğe bakın. Aptalsın, seni aptal, güçsüz bebek. Open Subtitles انظروا للطفل الضعيف ، أنت غبيّ ، أيها الطفل الضعيف الغبي
    Grubu tamamladığı kişiler hemen hemen her zaman güçsüz olur. Open Subtitles يكون الشخص الذي يكمل المجموعة في الغالب ضعيفًا
    Yani düşük rütbeli, güçsüz bir ergen dişi açlıktan ölmek istemiyorsa ne yapabilir? Open Subtitles فما الذي ينبغي أن تفعله اليافعة الوضيعة الضعيفة لو أرادت ألا تتضوّر جوعًا؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد