(Gülüşmeler) Son olarak istiridyeler incelir ve birbirlerinin üzerlerine toplanarak bu harika doğal resif yapıları oluşturular. | TED | ضحك وأخيرا، يمكن أن تخفف من المحار وتتكتل على بعضها البعض وتشكل هذه الهياكل المرجانية الطبيعية المدهشة. |
(Gülüşmeler) Ve böylece farkına vardım ki, bir uzmana ihtiyacım vardı. | TED | ضحك وما أدركت أنني في حاجة الى الخبراء. |
(Gülüşmeler) Vücudunun bazı kısımları yeniden düzenlendi tabii, ama hepsi onun DNA'sı. | TED | ضحك وتمت إعادة ترتيب البعض منهم قليلاً أما هي يعود الأمر إلى حمضها النووي |
(Gülüşmeler) Ama sonunda, karar verdiğim şey sözcüğün yazımı bittğinde, arabayı durdurup yol kenarındaki başka birine devretmekti. | TED | ضحك ولكن فى النهاية , ما قررته , أنه كل مرة أنتهى من كتابة الكلمة , سوف أتوقف و أعطى الورقة لأحد المارة على الطريق |
( Gülüşmeler) Benim kedin dört yavru doğurdu, doğum bıyunca da guruldadı. | TED | ضحك قطتي ولدت أربع قطط.. يخرخرون طول الوقت |
( Gülüşmeler) Sadece acı verici olmakla kalmaz, pekçok bebeğin ve annenin ölümüne neden olur. Bu beyni yapması da çok pahalıdır. | TED | ضحك ولكنها ليست فقط مؤلمة .. بل تقتل الكثير من الأطفال وتقتل الكثير من الأمهات إنها مكلفة جدا في عملية إنتاجها |
Muhtemelen hayatımda aldığım en berbat tavsiye. (Gülüşmeler) | TED | ربما أسوأ نصيحة حصلت من أي وقت مضى. ضحك |
Ve saatin kaç olduğunu öğrenmek çok kolay: sadece kolunuza elinizi kullanarak (Gülüşmeler) (Alkış) bir saat çizmek yeterli. İşte hayatta karşılaşabileceğimiz şeylerle ilgili | TED | وإذا أن أردتم أن تعرفو التوقيت المحلي أنها ببساطه رسم ساعة ..! ! ضحك ههههه تصفيييق على ذراعكم هذا ما نحن عليه لحد الآن |
(Gülüşmeler) Kankalar birlikte ve saç stilleri aynı ve ekose gömlekleri de. | TED | (ضحك) أصحاب البنية العضلية معًا وأصحاب تسريحات الشعر ذاتها والقمصان ذات المربعات. |
(Gülüşmeler) "Buraya bu kadar çok şey getirtilebileceğine inanamadım bir türlü." | TED | (ضحك) لم أكن أعرف كم من القدر يمكنني أن أأكل حينها |
(Gülüşmeler) Ve kurulan duygusal bağı incelersek, bu çok farklıydı. | TED | (ضحك) و عندما ننظر الى الارتباط العاطفي كان مختلف تماما |
(Gülüşmeler) Ben kimdim ki bu konuda bir şeyler yapayım? | TED | (ضحك) من أنا كي أقوم بأي شيء حيال تلك المشكلة؟ |
(Gülüşmeler) Tahmin edilemezdir... (Müzik) (Gülüşmeler) şu garip kır yolu gibi. | TED | (ضحك) لا يمكن التنبؤ بها (موسيقى) (ضحك) مثل ذلك الشارع الغريب |
(Gülüşmeler) Kadın: Üstün teknoloji. | TED | ضحك المرأة : التكنولوجيا العليا. |
(Gülüşmeler) Korkuyu kucaklayın. Riski kucaklayın. | TED | ضحك احتضان الخوف. احتضان الخطر |
(Gülüşmeler) CE: "Bütün bunlar göz açıp kapayana kadar oldu. | TED | (ضحك) تشاز إلبرت : كل هذا حدث خلال ومضة عين |
(Gülüşmeler) Ama eğer biyolojik evrimi kabul ediyorsanız bunu düşünün: Sadece geçmişle mi ilgili? ya da gelecekle mi? | TED | (ضحك) لكن إذا قبلت بنظرية تطور العضوي انظر لهذا: هل يتعلق الأمر بالماضي فقط, أم أنه يتعلق بالمستقبل فقط؟ |
(Gülüşmeler) Gerçekte var olan evren ile, bugün burada size anlattığımız evreni karşılaştıralım. | TED | (ضحك) ها هو الكون الذي نخبركم عنه ، في مقابل الكون الحقيقي الموجود. |
(Gülüşmeler) Orta birinci sınıflar buna bakıp şöyle derler: "Hayır." | TED | (ضحك) طلاب الصف السادس ينظرون الى هذه الفكرة ويقولون مستحيل |
(Gülüşmeler) Şimdi hilekarlık bitki krallığında hüküm sürmeye devam ediyor. | TED | (ضحك) ان هذا الخداع والإغراء يستشري في كل ممكلة النبات |
(Gülüşmeler) (Alkış) Demek istediğim, aslında bilgisayarlarımızdaki bir çok saçmalığa iyi dayandık. | TED | (ضحك) (تصفيق) أعني، أعتقد أننا عالقين مع الكثير من الملل في حاسباتنا |
Yatırımcıların düşündüğü bu-- (Gülüşmeler) -- tamam, tamam. Bunlar oldukça sevimli yaratıklar. | TED | هذا ما يعتقده المستثمرون -- (الجمهور يضحك) فهم في الحقيقة طرفاء جداً |
Bilgisayarlarla yaratıcı alanda çalışan her yaşıtım gibi, ben de popüler, sosyal olarak uyumlu genç bir adamdım -- (Gülüşmeler) Ayrıca sportiftim! | TED | كأي شخص في نفس عمري يستخدم أجهزة الحاسوب ببراعة، كنت شاباَ محبوباً، ومتأقلم اجتماعيا‘ (َضحك) ورياضي أيضا! |
(Gülüşmeler) Yine de bu bize önemli bir ders verdi. | TED | (ضَحِك) رغم ذلك هذا يعلمنا درسًا مهمًا. |
Ne tartışmalar, ne Gülüşmeler kalmış, her şey gitmiş. | Open Subtitles | .وبعدها النقاش و الضحكات , كل شيء إنتهى |
(Gülüşmeler) Onlara karşı oldukça nazik, gülümsüyor ve karşılık bekliyor. | TED | (ضحك) وهو مهذب جدا معهم ويأمل بتلقي ابتسامات منهن وبالفعل يحصل عليها |
Oynama ve Gülüşmeler, bağırış ve ağlayışlara dönüştü, prosedür tamamlanana kadar. | TED | انتقل من اللعب والضحك إلى الصراخ والبكاء. ذهابًا وإيابًا حتى اكتمل الإجراء. |