Dolayısıyla; gülümsedim ve pastayı almak için babamın kamyonetini getirmeyi teklif ettim. | Open Subtitles | لذا ابتسمت و اقترحت ان نعود و نحضر شاحنة والدي لنقل الكعكة. |
Ona gülümsedim diye kendini kâinat Güzeli zannedecek | Open Subtitles | فقط لأني ابتسمت لها فستعتقد انها ملكه جمال العالم |
Sonra selam verdim ve ona gülümsedim... | Open Subtitles | ثم انحنيت و ابتسمت كما لو أن الأمر طبيعي |
Ve sana destek oldum ve ikinci sırada oldum, ve her akşam yemeğinde, toplantıda, balık kızartırken sana gülümsedim, ve bak seni nereye getirdim! | Open Subtitles | فعززّتكِ ورفعتُ قدركِ وابتسمت في كل حفل عشاء وكل سباق |
Yanıma geldi. Flaşlar patlamaya başladı. Ben de gülümsedim. | Open Subtitles | لقد اقتربت لي، الكامرات بدأت تصور و أنا بدأت أبتسم |
Merkez ofis binasını uzun adımlarla yürüdüm, gözlerimle Birleşmiş Milletler sıra bayraklarını taradım ve kendi kendime düşünüp gülümsedim: "Mühendis burada." | TED | لذا خطوتُ إلى داخل مبنى المقر وعيناي مرّتا على صف أعلام الأمم المتحدة. و ابتسمتُ وأنا أقولُ لنفسي، "المهندسة هنا." |
15 dakika önce ona gülümsedim ve o zamandan beri arkasına dönüp bakmadı. | Open Subtitles | لقد إبتسمت له منذ 15 دقيقة ولم أنظر له من حينها |
Sonra selam verdim ve ona gülümsedim... | Open Subtitles | ثم انحنيت و ابتسمت كما لو أن الأمر طبيعي |
gülümsedim çünkü başladıktan tam 45 dakika sonra konuştun. Harika! | Open Subtitles | لقد ابتسمت لأنها البداية منذ خمسٌ وأربعون دقيقة. |
Onu yemek istiyordum. Şapşalca gülümsedim. | Open Subtitles | ملأتني رغبة بأن ألتهمها ابتسمت لها بغباء |
Cep telefonu mağazasında bir kıza gülümsedim, ve şimdi buradayım, oğlumla birlikte mısır gevreği yiyorum. | Open Subtitles | ابتسمت مرة الي فتاة في محل هواتف, و الان ها انا ذا اكل حبوب افطار في العشاء مع طفل. |
Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim. | TED | ابتسمت طويلًا بسبب هذا الحدث. |
gülümsedim. Gülmedim. Gülmüştün seni lanet kelle! | Open Subtitles | لقد ابتسمت و لكنى لم أضحك - لقد ضحكت ملئ فمك - |
Gelinlikçinin önünde karınla yanyana durdum, gülümsedim ve konuştum, ve sanki-- | Open Subtitles | لقد وقفت مع زوجتك في متجر العرائس . . و ابتسمت و تحدثت و . . |
El eleydiler. Hayır! Sadece gülümsedim. | Open Subtitles | لا , لقد ابتسمت , انني ابتسم للجميع |
Çok fazla mimik yaptım, gülümsedim ve... üzgün surat yaptım. | Open Subtitles | وفعلت العديد من الوجوه وابتسمت واظهرت وجه حزين |
İlk ben konuştum, gülümsedim., kendimle pazarlık ettim. | Open Subtitles | تحدثت أولاً, وابتسمت, تفاوضت مع نفسي. |
Ve birisi Youtube'a yazdı -- bu bir Youtube yorumuydu: ''İlk defa türev alırken gülümsedim.'' | TED | وبعضهم كتب على اليوتيوب كان هذا تعليقا على اليوتيوب "لأول مرة أبتسم أثناء عملية التفاضل." |
gülümsedim ve selam verdim ve tanıdığım herkes öldürülürken, ben hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | ابتسمتُ وسلمتُ بالتحيّة العسكرية... ولم أفعل... شيئًا. |
Ben de ona gülümsedim. | Open Subtitles | لقد كانت معجبة بي. لذا إبتسمت لها. |
-Ben şimdi gülümsedim mi sana? | Open Subtitles | هل أبتسمت لكِ للتو؟ |
Sadece gülümsedim ve fotoğrafını çektim. | Open Subtitles | أنا فقط إبتسمتُ وأَخذتُ صورتَه. |
Ben de doktora gülümsedim ve bebeği istedim. | Open Subtitles | فابتسمت وسألته أن يعطيني الطفل |
Çabaladım. gülümsedim bile. Çok gülümsedim. | Open Subtitles | لقد حاولت، لقد تبسمت لقد تبسمت كثيراً |