"Çok gülüyorum. Yılın en büyük atlatma haberi kucağıma düştü." | Open Subtitles | هل لى أن أضحك , اصطدمت بأكبر سبق صحفى لهذا العام وانا فى الطريق |
Kimse artık bana Cecile demediği için gülüyorum. | Open Subtitles | أنا أضحك بسبب أنه لم يعد أحد يناديني سيسيل |
Şuradaki şapşal herife gülüyorum. | Open Subtitles | أضحك على البحار اللعين هذا. هذا هو من أضحك عليه. |
Bunu nasıl söylersin? Ben sürekli gülüyorum. | Open Subtitles | كيف تقولين ذلك انا اعرفك جيدا انا اضحك باستمرار |
Özür diliyorum, gülüyorum ama... | Open Subtitles | لقد كان هذا كابوس حين كنت تحاول تنظيف المرحاض آسف لأننى اضحك ، لكن |
Sen orada hayal kırıklığına uğramış duruyorsun, bense gülüyorum. | Open Subtitles | و ستكوني متمددة هناك خائبة الأمل أنا أبتسم |
Sanırım koşacak halim kalmayacak çünkü şu an deli gibi gülüyorum. | Open Subtitles | في الواقع، لن أتمكن من الركض لأنني أضحك بشكل هستيري |
Ben, uh, birçok göz teması kuruyorum, tüm şakalarına gülüyorum... | Open Subtitles | أنا... أتأكد من نظرات العين ... أضحك على جميع النكت... |
Sadece gülüyorum onun sürekli şöyle zırıldayıp şikayet ettiğini düşününce: | Open Subtitles | أعني، أنني أضحك أفكر بشأن تذمره معظم الوقت ينوح و يشتكي: |
Sonuncusunda kedi merdivenlerden düştü diye gülüyorum. | Open Subtitles | أنا أضحك في الصورة الأخيرة لكن هذا فقط لأن الهرة سقطت من على الدرج |
Ve onunla tekrar konuşmayacağım her aklıma geldiğinde gülüyorum. | Open Subtitles | و أضحك كل مرة أتذكر فيها , أنني لن أتحدث له مجدداً |
Evet, bu çok eğlenceli olur! Bak, gülüyorum! Burası çok eğlenceli. | Open Subtitles | أجل ، سيكون ممتعاً ، أنظر أن أضحك سيكون ممتعاً البقاء هنا ، هل تحب السحر؟ |
Sana daha öncede söyledim, sana gülüyorum espirilerine değil. | Open Subtitles | قلت لك في السابق، أنا أضحك عليك لا على نكاتك |
Dışlanmamak için gülüyorum ama aslında hala anlamadım. | Open Subtitles | أنا أضحك لأنتمي معه ، لكن مازلت لم أفهمها |
gülüyorum, ama komik değil, S.T.E.V.E... | Open Subtitles | أنا اضحك , وكلن هذا ليس بأمر يثير الضحك يا ستيف |
gülüyorum çünkü gelip bunu bana söyleyen herkesten beş sent alsaydım keşke diye. | Open Subtitles | انا اضحك لان اتمنى ان عندي عملة معدنية لكل الناس الذين اتوا لي ليقولون لي هذا |
Sen orada hayal kırıklığına uğramış duruyorsun, bense gülüyorum. | Open Subtitles | و ستكوني متمددة هناك خائبة الأمل أنا أبتسم |
gülüyorum çünkü bir sorunum olursa bana yardım etmeyeceğini söylemiştin. | Open Subtitles | أنا أبتسم لأنك قلت أني لو وقعت في مشكلة فلن تساعدني |
Sorun yok sevgilim, sana gülmüyorum. Kendime gülüyorum. | Open Subtitles | بالعكس، أنالا أسخرمنك ، أنا أسخر من نفسي |
gülüyorum çünkü son 12 saattir seni turuncu saçlı hayal etmiştim. | Open Subtitles | انا ابتسم لأنه خلال اخر 12 ساعة كنت اتخيلك بشعر برتقالي قمت بصبغه مجددا |
gülüyorum! | Open Subtitles | ضحكة! |
Hayır, sadece bir misafir gibi... odamın kapısını çaldığım için gülüyorum. | Open Subtitles | فقط لأني أطرق باب غرفة في منزلي ما أضحكني هوالدخول كضيف |
Ben şimdiden gülüyorum. | Open Subtitles | أنا أَضْحكُ بالفعل. |
- Her seferinde gülüyorum. - Vay be, iğrençti. | Open Subtitles | إنها ليست مزحة جيدة - إنها تضحكني كل مرة يا شباب - |
Çok şarap içince, fazla gülüyorum. | Open Subtitles | بكثير من الشمبانيا، أصبح أقهقه |