Yolun sonunda en büyük sihiri barındıran gümüş bir sandık var. | Open Subtitles | فى نهاية هذا الطريق صندوق من الفضة يحتوى على أعظم سحر |
Senin için, sade, düz ve üzerinde isminin baş harfleri olan gümüş bir tane ısmarladım. | Open Subtitles | سأرسل لك واحدة من الفضة مكتوب عليها أحرف أسمك الأولى |
Ufak gümüş bir şey. Sonra birden büyük bir şangırtı oldu. | Open Subtitles | نعم ، خلاط فضي صغير ، بعدها حدث ذلك الحادث الفظيع |
Sana, üzerine benim ismim kazınmış olan gümüş bir düğün yüzüğü gönderiyorum. | Open Subtitles | ارسل اليك خاتم زواج فضي .. مع اسمي منقوش عليه. |
Bir baltayla. Özel gümüş bir baltayla elbette. | Open Subtitles | بإستخدام فأس خاص من الفضّة بالطبع. |
Yaşamınız boyunca size gümüş bir tabla ile teslim edilen her şey vardı. | Open Subtitles | لقد حظيت بكل ما تودين في حياتك قدم إليك على طبق من فضة |
Evet, sanırım bu doğarken ağzında gümüş bir kaşık olmamasıyla aynı anlama geliyor. | Open Subtitles | نعم, حسنا أظن أن هذا هو الأمر عندما لا تولدين مع ملعقة فضية في فمك |
Senin için, sade, düz ve üzerinde isminin baş harfleri olan gümüş bir tane ısmarladım. | Open Subtitles | سأرسل لك واحدة من الفضة مكتوب عليها أحرف أسمك الأولى |
Hakiki gümüş bir telefon çevirici. | Open Subtitles | دبوس لتدوير حلقة أرقام الهاتف من الفضة الأسترليني |
Hakiki gümüş bir telefon çevirici. | Open Subtitles | دبوس لتدوير حلقة أرقام الهاتف من الفضة الأسترليني |
Hakiki gümüş bir telefon çevirici. | Open Subtitles | دبوس لتدوير حلقة أرقام الهاتف من الفضة الأسترليني |
Hakiki gümüş bir telefon çevirici. | Open Subtitles | دبوس لتدوير حلقة أرقام الهاتف من الفضة الأسترليني |
gümüş bir kurşunla ilgili bir şeyler diyorlardı. | Open Subtitles | وكانت هناك عبارة عن رصاصة من الفضة النقية. |
Kalbine gümüş bir silah mermi ya da bıçak, farketmez. | Open Subtitles | سلاح فضي يضرب القلب ، رصاص أو سيف لا يُهم... |
Eğer sonda daha derine inebilseydi uçsuz bucaksız gümüş bir okyanusa ulaşacaktı. | Open Subtitles | لو هبط المكوك أكثر لربما وصل إلى محيطٍ فضي شاسع |
Boruların arasında gümüş bir buton var. Ona birazcık bastır. | Open Subtitles | يوجد بينهما زر فضي فقط اضغط عليه اضغط بقوة |
Bunun için, saf gümüş bir bıçağa biraz beyaz misk otuna ihtiyacım var. | Open Subtitles | لعلاج هذا، أحتاج سكّينًا من الفضّة الخالصة، وجذر نبتة "ماسكروت". |
O bahsettiğiniz çay davetinde biri konutundan George Dönemi'nden kalma gümüş bir tatlı kaşığı çaldı. | Open Subtitles | تلك الأمسية ، كنت تتحدثين عن شقته قام أحدهم بسرقة ملعقة صغيرة من فضة جورجيا |
gümüş bir kazıkla kafalarına falan vurmamız gerek. | Open Subtitles | يجب أن نطلق على رؤوسهم بطلقات من فضة أو شئ ما |
gümüş bir SUV. Dışarıda, sokakta. | Open Subtitles | سيارة دفع رباعي فضية في الزقاق في الخارج |