Evet, hakkında iyi şeyler söylememi istedi ona güvendiğim için ama güvenmiyorum. | Open Subtitles | طلب مني تقديمه لك بطريقة جيدة لأني أثق به لكنّي لا أفعل |
Bunu sana güvendiğim için soruyorum. | Open Subtitles | أَسْألُك لأني أثق فيكي. |
O kadar yolu sana güvendiğim için geldim. | Open Subtitles | حضرت حتى هنا لأني أثق بك |
güvendiğim için sana söyledim Natalie, Hiç kimseye söylemedim. | Open Subtitles | كلهم يتحدثون عنه اخبرتك عنه لثقتي بك |
- Senin dürüstlüğüne güvendiğim için bunu sana anlatıyorum. | Open Subtitles | "وأنا أقدمُ هذا إليكِ لثقتي في نزاهتكِ أيضًا" |
Kusura bakma, biliyorum geç oldu ama sana bir şey söylemem gerek, ve bunu sırf sana güvendiğim için söylüyorum. | Open Subtitles | انظري، أنا آسف، أعلم أنه في وقت متأخر جداً، لكن أريد أن أخبرك شيئاً، وأنا أخبرك فقط لأنني أثق بك. |
O kadar yolu sana güvendiğim için geldim. | Open Subtitles | حضرت حتى هنا لأني أثق بك |
Ama unutma, ona güvendiğim için buradasın, sana güvendiğim için değil. Peki. | Open Subtitles | أنت هنا فقط لأني أثق به لا بك |
Tüm bunlar ne? Bunu sana güvendiğim için yapıyorum. | Open Subtitles | - أنا أقوم بهذا لأني أثق بك - |
güvendiğim için kendimden nefret ediyorum. | Open Subtitles | أكره نفسي لثقتي به |
Hayır, sana güvendiğim için yaptım. | Open Subtitles | لا , لم افعل قمت بذلك لأنني أثق بك |
Alex, bugün seni buraya kalp üzerindeki çalışmalarına güvendiğim için getirdim. | Open Subtitles | (أليكس)، أحضرتك هنا اليوم لأنني أثق بمهاراتك وأنّك ستحضر القلب كما يجب. |