Kurallarınıza uymakla ilgili bir sorunum yok, bu, sizin güvenliğinizi tehlikeye atmadıkça tabi. | Open Subtitles | أن لا أرفض أتباع القواعد. مادامت تتفق مع سلامتك |
Yolda. O gelene kadar güvenliğinizi sağlamamı istedi. | Open Subtitles | في طريقه للوصول ، لقد أرسلني ليتأكد من سلامتك لحين وصوله |
Siz değerli karbon kağıdınızı güvenliğinizi, vesaire, vesaire garanti altına almak için, gizlemişsinizdir ki böylece buraya gelebilip ne talep etmek için? | Open Subtitles | انت تريد ثمناً باهظاً لورقة الكربون وتريد ضمان سلامتك في الآخر بامكانك القدوم الى هنا وتطلب ماذا؟ |
O zaman şahsi güvenliğinizi sağlayamam. | Open Subtitles | ثم لن أضمن أمانك الشخصي |
Ancak güvenliğinizi ve tahtınızı garanti edecek bir dostunuz hâlâ var. | Open Subtitles | لكن لديكِ صديق شخص يستطيع أن يضمن سلامتكِ و عرشك |
Alışveriş merkezinde güvenlik ile ilgili olay meydana gelmiştir. güvenliğinizi sağlamak için olabildiğince hızlı çalışıyoruz. | Open Subtitles | لقد كان هنالك حادثة أمن في المجمع ونحن نعمل بسرعة للتأكد من سلامتكم |
Bir hafta içinde Suriye'den ayrılmazsanız artık sizin güvenliğinizi garanti edecek durumda olamam. | Open Subtitles | إن لم تغادر "سوريا" في غضون أسبوع، فلن أكون قادراً على ضمان سلامتك |
Eğer herhangi biri sana terlik fırlatırsa... güvenliğinizi garanti edemeyiz. | Open Subtitles | اذا رمى شخص ما حذائه عليك... لا يمكننا ضمان سلامتك. |
Daha önce hiçbir çelik yelek güvenliğinizi garantiye almak için her Amerikalının güvenliğini ve özgürlüğünü garantiye alacak kadar sağlam tasarlanmamıştı. | Open Subtitles | لم يكن هناك درع حماية للجسم افضل لحماية سلامتك كما انتم تضمنون سلامة وحرية |
güvenliğinizi tehlikeye atacak operasyonlar da yapmayı düşünüyorlar. | Open Subtitles | هم أيضاً يعدّون عمليّات خاصّة من شأنها أن تضع سلامتك على المحك |
Bir hafta içinde Suriye'den ayrılmazsanız artık sizin güvenliğinizi garanti edecek durumda olamam. | Open Subtitles | إن لم تغادر "سوريا" في غضون أسبوع، فلن أكون قادراً على ضمان سلامتك |
Daha önce hiçbir çelik yelek güvenliğinizi garantiye almak için her Amerikalının güvenliğini ve özgürlüğünü garantiye alacak kadar sağlam tasarlanmamıştı. | Open Subtitles | لم يكن هناك درع حماية للجسم افضل لحماية سلامتك كما انتم تضمنون سلامة وحرية |
güvenliğinizi garanti altına almak için buradayız. | Open Subtitles | نحنُ هنا للتأكيد على سلامتك من فضلك استمع لي جيداً |
Eğer öyle gitmezse bürodaki güvenliğinizi garanti edemem artık. | Open Subtitles | وإن اتخذت منحًى خاطئًا، فلن أضمن سلامتك بمركز العدالة الجنائية. |
Hanımefendi konuta girmeyin, güvenliğinizi sağlayamayız. | Open Subtitles | لا تدخلي إلى ذلك المسكن يا سيدتي لا يُمكننا الحفاظ على سلامتك هُنا |
Bildiğiniz her şeyi anlatın, ben de güvenliğinizi garanti altına alayım. | Open Subtitles | أخبرنا كل ما تعرفه، وسوف يضمن شخصيا سلامتك. |
O zaman şahsi güvenliğinizi sağlayamam. | Open Subtitles | ثم لن أضمن أمانك الشخصي |
güvenliğinizi garanti ederim. | Open Subtitles | أنا أضمن أمانك |
Bizimle olsanız da, olmasanız da güvenliğinizi sağlayabileceğim bir yere yerleştirilmeniz konusunda ısrar etmek zorundayım. | Open Subtitles | الآن، سواءً اشتركتِ معنا أم لا فأنا أُصرّ على نقلك... . لمكان أتأكد فيه من سلامتكِ |
Size yeniden düşünmenizi söylerken, sadece sizin güvenliğinizi düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أبغي سلامتكِ حينما أطلب منكِ... إعادة التفكير |
Çünkü herşeyin başında güvenliğinizi garanti edemem. | Open Subtitles | لأنّه برأس قائمة الأشياء التي لا أستطيع ضمانها لكم هي سلامتكم |
Bu yüzden güvenliğinizi artırmanız önem arz ediyor. | Open Subtitles | ... لذا لمن المهم أن تحدث نظام الأمن لديك |
Sizin güvenliğinizi sağlamakla görevlendirildim Leydim. | Open Subtitles | لقد تم تكليفي بسلامتك, سيدتي. |