Balıkçılık, yetiştiricilik, orman tahribi, iklim değişikliği, gıda güvenliği vb. | TED | مصايد الأسماك، الاستزراع المائي، التصحر التغير المناخي، الأمن الغذائي وغيرها |
Bu aşma noktası küresel gıda güvenliği için çok ilginç zorluklar arz ediyor. | TED | نقطة التقاطع هذه تبرز تحديات مثيرة للانتباه بشأن الأمن الغذائي العالمي. |
Afrika, gençleşen bir kıta ve nüfus patlaması denildiğinde akla hemen gıda güvenliği sorunu da geliyor, çünkü bunlar bir madalyonun iki yüzü. | TED | ما زالت أفريقيا تتراجع من حيث السن، عندما نتحدث عن الانفجار السكاني، فإننا نتحدث عن الأمن الغذائي لأنهما وجهان لعملة واحدة. |
Bir şekilde dünyada gıda güvenliği sağlayacak olan, kuraklığa son derece dayanıklı tahıl yetiştirilmesinin sırrının son derece kurak durumda, bu resimde görüldüğü gibi, dirilen bitkilerde olduğuna inanıyorum. | TED | أنا أؤمن بأن السر في إنتاج المحاصيل شدبدة التحمل للجفاف، والتي يجب أن تتقدم لتوفر الأمن الغذائي في العالم، تكمن في النباتات القابلة للنشور، المصورة هنا في حالة الجفاف الشديد. |