Sloane'un dostluğunuzu garantilemek için Sydney'i rehin aldığına inanmamı mı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تطلب منني الإعتقاد الذي سلون أخذ بنتك رهينة لضمان صداقتك؟ |
ödevlerinizden 4 kopya istiyorum en üst seviyede öğrenmeyi garantilemek için | Open Subtitles | هل يمكنك ان تنسخ النص كله اربع مرات لضمان عناية عالية |
Birikmiş ve paylaşılmış bilgilerimizi uzun vadeli refahımızı garantilemek için kullandığımıza dair hiçbir kanıt var mı? | TED | هل يوجد أي دليل حقيقي على استغلالنا للمعرفة وتبادلها لضمان رفاهنا على المدى الطويل؟ |
Vücut sağlığını garantilemek için, kuzey yarıküreye yayılan bu insan nesilleri pigmentasyonlarını kaybettiler. | TED | لأن ما حدث ، و لضمان الصحة والرفاه ، هذه السلالات من الناس المتفرقون في نصف الكرة الأرضية الشمالي فقدوا لون بشرتهم. |
O dönemde hiç onaylamasam bile, benim sadakatimi garantilemek için Sydney'i aldığını kabul ediyorum. | Open Subtitles | لذا بينما أنا لا يحتمل أن يكون عندي مصدّق، أنا الآن أقبل ذلك جنّد سدني لضمان هو سوف لن خذ ولائي دون طلب إثبات. |
Aşık olduğumuzda ya da aşık olduğumuzu sandığımızda yaptığımız şeyleri, iyi bir üremeyi garantilemek için yaparız. | Open Subtitles | عندمانكونعاشقين أوعندمانعتقدبأنّناعاشقين نفعل الأشياء التي نفعلها لضمان تناسل جيد |
Hayır. Özgürlüğünüzü garantilemek için çıkar yolu kendimiz bulmalıyız. | Open Subtitles | لا، علينا إيجاد طريقنا الخاص لضمان حريتك |
Doğru, ardından karşılığını göreceğini.... ...garantilemek için rüşvet iste. | Open Subtitles | هذا صحيح ، ومن ثمّ قرصه لأجل رشوة لضمان حصوله على عمل |
Ama birlik sizi buraya getirmek için servet harcadı ve başarısını garantilemek için kendileri kontrol etme niyetindeler. | Open Subtitles | ولكن الشركة أنفقت ثروة لإحضاركم هنا،وهم ينوون أن يحكموا هذه المستعمرة لضمان نجاحها |
Bu harika ulusun geleceğini garantilemek için dış düşmanlarımıza ve bizi tehdit eden herkese tavır alacak biri. | Open Subtitles | شخص سيتخذ موقفا ضد أعدائنا الخارجيين ضدّ أي أحد سيرغب بتهديدنا لضمان مستقبل هذه الأمة العظيمة |
Olay şu ki, doğum şartlarınızın geleceğinizi belirlemediği ve eşit fırsatların yaygın olduğu bir dünyada yaşamak istiyorsak, o zaman bilinçsiz önyargının hayatlarımızı tayin etmemesini garantilemek için her birimizin oynaması gereken bir rol var. | TED | الواقع أننا إذا أردنا الحياة في العالم حيث ظروف ولادتك لا تقرر مستقبلك وحيث الفرصة متساوية ومتوفرة، عند ذاك يكون لكل واحد منا دوريلعبه لضمان أن لا يؤثر التحيز اللاواعي في حياتنا. |
Kadınlar kızlık zarı efsanelerine göre yaşamamaktan o çok korkuyorlar ki onlar da kanamayı garantilemek için farklı bekaret onarıcı hamleleri deniyorlar. | TED | تخاف النساء من عدم مطابقتهن للخرافات حول غشاء البكارة مما يدفع بهن إلى اختيار طرق مختلفة لرتق غشاء البكارة لضمان النزيف. |
Ama en iyi sonuçları elde etmek... ve tatmin olmayı garantilemek için... çoğu düzüşmeyi seviyor. | Open Subtitles | ولكن لأفضل النتائج... ... لضمان الراحة ... معظمهم يحب مُمَارَسَة الجنس |
Güvenliğinizi garantilemek için her türlü tedbiri alacağız. | Open Subtitles | سنتوخى كل الحذر لضمان سلامتك. |
garantilemek için. | Open Subtitles | - لضمان حدوث ذلك |
Çiftleşmeyi garantilemek için. | Open Subtitles | لضمان الجنس |