Bu ayyaş gazetecinin Komünist saçmalıklarını dinlemeyeceğim, Jack. | Open Subtitles | لا استمع الي تخاريف هذا الصحفي مدمن الخمر اليساري الشيوعي |
Kayıp gazetecinin kızını nasıl idare edeceksin? | Open Subtitles | مازلت تقلب الأمر في التعامل مع إبنة الصحفي المختفي ؟ |
Telaşlı bir gazetecinin teki hiç yoktan hikâye yaratmaya çalışıyor. | Open Subtitles | فقط صحفي متحمس, ويحاول أن يخترع قصة من لا شيء. |
Ben de her gazetecinin yapacağı bir şey yaptım: Kendisine bir mektup yazdım, röportaj talebinde bulundum ve mektubu New York'taki kulesine gönderdim. | TED | لذلك فعلت ما كان سيفعله أي صحفي كتبت له رسالة خطيّة طلبت إجراء مقابلة معه، وأرسلتها إلى برجه في نيويورك. |
Ve eğer gazetecinin elinde bir şeyler varsa, eminim bizimle konuşmaya gelecektir. | Open Subtitles | وثق أنه إن كان لدى ذلك المراسل شيئاً... ، سيأتي ليتحدث معنا |
Mesela, bir gazetecinin eline geçerse ne olur? | Open Subtitles | على سبيل المثال ، لو نعثر على مراسل مثير للفوضى |
Bu o Japon gazetecinin söylediği bir şey hakkında mı? | Open Subtitles | أهذا بسبب شئ قالته تلك الصحفية اليابانية؟ |
Geçen yılın sonlarında bir grup gazetecinin karşılaştığı zorluk buydu. | TED | كان ذلك تحدياً توجب على مجموعة من الصحفيين مواجهته في أواخر العام الماضي. |
Bir gazetecinin başka bir kitap daha yazmakta olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم عن الكتاب الثاني اللذي سوف تكتبه الصحافية. |
gazetecinin haberini kendisi kadar ölü istiyorum,tamam mı? | Open Subtitles | أريد موت قصة الصحفي كما حدث مع الصحفي نفسه ، هل تفهمني ؟ |
Bir gazetecinin kaynakları hakkında böyle konuşması doğru mu? Bill Keller Baş Editor, The New York Times | Open Subtitles | هل يوجد أيّة طريقة ليتحدّث فيها الصحفي عن مصادِرُه؟ |
Efendim, Branzburg mahkemesi bir gazetecinin kötü niyet veya saldırı durumunda jüriye yanıt vermek zorunda olmadığını da belirtti. | Open Subtitles | سيدي، محكمة "برانزبيرغ" قالت أيضًا أن الصحفي ليس ملزمًا باستدعاء هيئة المحلفين حين تكون هناك نية سيئة أو مضايقة. |
Hayır, henüz değil, çünkü gazetecinin onlarla ilk önce konuşması ve güvenli olduğundan emin olması gerekir. | Open Subtitles | لا، ليس بعد، قضية الصحفي فلدي التحدث معهم لأول مرة وتأكد من انها آمنة. |
Bir gazetecinin kalbine giden yolu çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت حقًا تعرف طريق الوصول إلى قلب الصحفي. |
Beyaz Saray bir gazetecinin mikrofonunu almaya çalışan stajyerle etkileşimini gösteren sahte, üstünde oynanmış bir video yayınladı. | TED | أصدر البيت الأبيض شريط فيديو مفبرك عن صحفي يتفاعل مع متدربة كانت تحاول التقاط الميكروفون من يده. |
Binadan bir gazetecinin sorusuna maruz kalmadan 5 metre bile uzaklaşamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكن الحصول على خمسة أقدام في هذا الممر بدون صحفي يطرح سؤال |
Ki bu hem şaşırtıcı hem sarsıcı, çünkü bu kesinlikle saygıdeğer bir gazetecinin sahip olmak isteyeceği bir özellik değil. | Open Subtitles | وهذا مفاجئ حقاً، لأنها ليست صفة يمكن لأي صحفي محترم أن يتميز بها. |
Tedbir amaçlı, o gazetecinin ortalarda dolanmasından hoşlanmadım. | Open Subtitles | كاجراء وقائي، لست مطمئناً لتجول ذلك المراسل حولكم. |
gazetecinin aklına bir fikir geldi. | Open Subtitles | فكّر المراسل بفكرة جيّدة |
Uluslararası büyük bir olayda başka bir gazetecinin sahip olmadığı bir konumdayım. | Open Subtitles | ولدي فرصة مشاهدة حدث دولي ضخم عن قرب وهذه الفرصة لا يملكها اي مراسل آخر |
Yalnızca gazetecinin sorularını dinleyeceksin, hepsi bu. | Open Subtitles | استمعي إلى أسئلة الصحفية فحسب هذا كل شيء |
Çünkü telefonunu bulursan hiçbir teknoloji bloğu yazarının veya gazetecinin bulmadığı anlamına gelir ve telefona dayanarak, ki berbat, kırıcı görüşler yazamazlar. | Open Subtitles | لأنه اذا وجدت هاتفك هذا سيعني انه لا احد من مدوني التقنية او الصحفيين سيجده |
Bu yöntem bir gazetecinin hikâyesini yayınlaması için arka kapıdan kaçış noktası. | Open Subtitles | من خلاله الصحافية أن تذيع القصة |
Özür dilerim. Sadece, bir gazetecinin bu kadar meraksız olması biraz garip. | Open Subtitles | أسفة , أنه فقط غريب بأن يكون هناك صحفى غير فضولى هكذا |