"geç değil" - ترجمة من تركي إلى عربي

• لم يفت
• ليس متأخر
• لم يتأخر
• ليس متأخراً
• لَيسَ متأخر
• ليس متأخرا
• لم يفُت الأوان
• لمْ يفت
• يفت الآوان
• يفت الوقت
• يتأخر الوقت
• ليس الوقت متأخر
• ليس بعد فوات
• ليس متأخرًا
• ليس متاخرا

Yani diyorum ki, sanırım henüz çok geç değil. Sen...
حسنا ,ما أود ان اقوله انه لم يفت الأوان بعد

Hayatımız devam edebilir, çok geç değil.
حياتنا تستطيع الإستمرار هذا ليس متأخر جدا

Ama gitmeleri için fikirlerini değiştirmek için çok geç değil.
لكن الوقت لم يتأخر جداً لتغير رأيك حول مغادرة المكان

- Yapabileceğimi sanmıyorum. - Barry, henüz çok geç değil.
ـ لا أعتقد أننيّ أستطيع ـ باري، هو ليس متأخراً

Biliyorsun, bana çıkma teklif etmen için hala çok geç değil.
تَعْرفُ، هو لَيسَ متأخر جداً لطَلَب منني الخروج معه.

Eski okulunu ziyaret etmeyi kabul etmek için henüz çok geç değil.
انه ليس متأخرا عليك أن تغير عقلك حول إعادة زيارة لمدرستك القديـمة

Hata ettin asker ama yürüyüp gitmek için hâlâ geç değil.
لقد أخطأت أيها الجندي ولكن لم يفت الأوان لك كي ترحل

Veri kontrol odasındaki bilgileri almak için çok geç değil.
لم يفت الآوان للحصول على .المعلومات من وحدة التحكم بالبيانات

Uzun zamandır biliyoruz ama hemen harekete geçersek hâlâ geç değil.
لقد علمنا بذلك منذ وقت طويل، لكن الوقت لم يفت إن نحن تحركنا الآن.

Öyle ise birinizin kaşif olması için hiç de geç değil.
إذن فالأوان لم يفت بعد كي يصبح أحدكم مستكشفا.

Basit bir kurtulan olmaktansa başka biri olmak için asla geç değil.
لم يفت الأوان لتصبح شخصاً آخر بدلاً من مجرد ناجٍ

Onlar için artık çok geç, ama milyonlarca diğerleri için henüz geç değil.
فات الأوان بالنسبة لهم، لكنه لم يفت بالنسبة لملايين آخرين.

- Beni dinle. Hala geç değil. - Cappuccino için mi?
استمعى الي ان الوقت ليس متأخر لتناول كابتشينو ؟

- Sana yardım edebilmem için geç değil. - Evet.
ان الوقت ليس متأخر لجعلي ان اساعدك نعم اننا نريد مساعدتك

Gitme konusunda fikrinizi değiştirmek için çok geç değil.
ليس متأخر إذا أردت تغير رأيك بشأن المغادرة

Onu geri ara. Fikrini değiştirmek için çok geç değil.
اتصل بها مرة اخرى , لم يتأخر الوقت لتغيير رأيك

Kızımız gideli çok olmadı, o kadar da geç değil üstelik.
إنها لم تتأخر لتلك الدرجة كما أن الوقت ليس متأخراً جداً

Saat altı olmadan bir bira daha içmek için geç değil.
لَيسَ متأخر جداً أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ أكثرمنبيرةقبل 6:

Ama yaşlı bir adamı mutlu etmek için geç değil. Ne?
ولكن ليس متأخرا لجعل رجل مسن يشعر بالسعادة

-Vazgeçmek için geç değil. -Gergin olan benim sanıyordum.
ــ لم يفُت الأوان بعد للعدول عن قرارك ــ ظننتُ أنه أنا من يجب أن يكون متوتراً

Asla, değişmek için geç değil derim.
إنّي أقول دائماً، لمْ يفت الأوان أبداً للتغيير.

Bugün bütün olanlar, olmaya devam edenler, hiçbir şeyi değiştirmek için geç değil.
كل شىء حدث اليوم ، ما زال يحدث لم يفت الوقت بعد لتغير هذه المسرحيه

Fakat değiştirmek için çok geç değil.
لكن ليس الوقت متأخر جدا لوضع الأمور في نصابها

Pekâlâ. Çok geç değil. Anlaşmayı iptal edebiliriz.
حسنا، ليس بعد فوات الأوان، يمكن أن نطلق عليه الخروج.

Fakat bunun hakkında birşeyler yapmak için çok geç değil.
لكنه ليس متأخرًا جدًا لفعل شيئاً حيال ذلك

- Sanırım çok geç kaldım - Hiçbirşey için geç değil.
لان اعتقد هذ متاخر جدا ابد ليس متاخرا