Burada ki en önemli şey şudur aşk, hayatını geçireceğin doğru kişiyi bulmaktır. | Open Subtitles | إنه أهم شي يوجد بالحب أن تجد الشخص المناسب الذي ستقضي معه بقية حياتك |
Bu, gününün çoğunu odanda tıkılıp geçireceğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | ومع ذلك فإنها لن تغيّر حقيقة أنّك ستقضي معظم يومك عالقاً في ذلك المكتب |
Nihayet şehirde bir gece geçireceğin için seviniyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنـا سعيد لأنكِ ستقضي ليلتكِ خارج المدينة، لكني حزين قليلاً، |
Ama bu, hayatının geri kalanını hapiste geçireceğin gerçeğini silemeyecek | Open Subtitles | لكن ذلك لن يمحو حقيقة الواقع في أنك ستمضي بقية حياتك في السجن |
İçinde sabun ve fırça var ve dizlerinin üstünde çok fazla vakit geçireceğin için bunları da koydum. | Open Subtitles | في الداخل ستجد صابوناً وفرشاً للتنظيف وبما أنك ستمضي وقتاً طويلاً على ركبتيك فقد أحضرت لك هذه أيضاً |
Hayatının geri kalan kısmını beraber geçireceğin kişiyle tanışacaksın. | Open Subtitles | ستقابل أخرى، ستقضي معها ما تبقى من عمركَ. |
Hayır, teşekkür ederim. Bu bodrumda daha az zaman geçireceğin anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | لا شكراً, أهذا يعني بأنك ستقضي وقتًا أقل في الدور السفلي |
Ancak bununla ilgili gerçekten sevdiğim şey, bana Mark Twain'in söylediği birşeyi hatırlatıyor olması, "Gelecek için planla, çünkü orası hayatının geri kalanını geçireceğin yerdir." | TED | لكن ما يعجبني حيال هذا أنه يذكرني بما قاله مارك تواين، حين قال "خطط للمستقبل، لأنه هناك حيث ستقضي بقية حياتك." |