Çiftçilerin bir çatıdan ötekine geçmek için küçük köprüleri var. | TED | ووُفرت بعض الجسور للمزارعين لعبور من سقف إلى آخر. |
İngiliz kanalını geçmek için kamyonda saklanarak en az 12 başarısız girişimde bulunduğunu biliyoruz. | TED | لقد قام على الأقل ب12 محاولة فاشلة لعبور قنال البحر الإنجليزي. عن طريق الإختباء في شاحنة. |
Düşündüğüm şeyi yapıyorsanız eğer sınırı geçmek için en yer orası. | Open Subtitles | إن سرت بحسب ما أفكر أنك فاعل، فذلك أفضل مكان للعبور. |
Düşündüğüm şeyi yapıyorsanız eğer sınırı geçmek için en yer orası. | Open Subtitles | إن سرت بحسب ما أفكر أنك فاعل، فذلك أفضل مكان للعبور. |
Kaybolmuş bir ruha, köprüyü geçmek için yardım ediyorsun. | Open Subtitles | تساعد روحا صغيرة خجولة لتعبر شارعا مزدحم. |
Diğer tarafa geçmek için evrenimizin tam anlamıyla içinize nüfuz etmesi gerek. | Open Subtitles | للمرور للعالم الآخر، يحتاج عالمنا للمرور عبرك، حرفياً، كمرور الماء عبر القماش. |
Paytonun Stony Flats'ı geçmek için beşbuçuk dakikaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | العربة تحتاج الى ثلاث دقائق ونصف لعبور الوادي الصخري |
Anahtarı çaldım. Bataklığı geçmek için bize silah lazım. | Open Subtitles | سرقت المفتاح نحتاج الأسلحة لعبور المستنقعِ |
Long Beach kule, LA Emniyeti Hava Kontrol 1 havaalanını geçmek için izin istiyorum. | Open Subtitles | برج لونغ بيتش،هنا شرطة لونس انجلوس وحدة الجو في مطاردة المشتبه به طلب الرخصة لعبور المطار |
Alarmı devre dışı bıraktığımda, sistem tekrar devreye girene kadar koridoru geçmek için 10 saniyen olacak. | Open Subtitles | عندما أفعل هذا لديك 10 ثوانى لعبور الردهه |
Ve telden duvarın öbür tarafına geçmek için herbirimiz için ikişer dakika. | Open Subtitles | و دقيقتين لكل منا لعبور السلك و فوق الجدار |
Onları Styx Nehri'ne geçmek için Ölü nün ağzına para koyarlardı | Open Subtitles | اذا وُضِعت عملة معدنية بفم شخص ميت للعبور عبر نهر ستيكس |
Ne kadar düşünsem de, ne kadar kafamı zorlasam da, geçmek için yol bulamadım. | Open Subtitles | لا يوجد طريق للعبور مهما كنت مبدعا مهما كانت مصادرى |
geçmek için görünmezlik moduna gireceğim. Geçidi tuşla. | Open Subtitles | سأخرج من وضعية الإخفاء للعبور إجر الإتصال |
- Ve sınırı geçmek için pasaport da gerekmiyor. | Open Subtitles | .و لا تحتاج إلى جواز سفر لتعبر الحدود |
Alçak köprülerin altından geçmek için eteklerin havasını indirmek gerekiyordu. | Open Subtitles | للمرور من تحت الجسور عليّ ان افرّغ الجيوب الهوائية للحوّامة |
Güvenlik kontrol noktalarını geçmek için onlara ihtiyacı var. | Open Subtitles | يجب نقلها للساحل و المرور بها من نقاط التفتيش |
Harekete geçmek için hazırız ama bu hava canımı sıkıyor. | Open Subtitles | على كلٍ، نحن جاهزون للتحرك لكن هذا الطقس غير مشّجع |
Diğer tarafa geçmek için bana bir sebep göstermelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعطينى سببا لأعبر إلى الجانب الذى أنت فيه |
Keşke bu muhabbetle dalga geçmek için burada olsaydı. | Open Subtitles | اتمنى ان تكون هنا فقط لتسخر من المحادثة |
Az önce Ajan Turner gümrüğü geçmek için güvenlik yetkisini kullandı. | Open Subtitles | العميل تيرنر إستخدم كودا أمنيا لتجاوز الجمارك |
Jenaratörün devreye gireceğini bile bile, karşıya geçmek için 30 saniye var dedin. | Open Subtitles | أخبرتهم بأنّ أمامهم 30 ثانية ليعبروا مع علمك أنّ المولّد سيعمل بوقت أقرب |
Boş dolanan ruhlar dünyayla irtibata geçmek için bir medyuma ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | الارواح الشارده تحتاج الى محيط لتتصل بالعالم الخارج |
İlgiye bu kadar aç birinin babasının önüne geçmek için bu kadar insan öldürmesine inanmak zor. | Open Subtitles | يصعب التصديق أن هذا الرجل كان متعطشاً جداً إلى لفت الأنظار إلى درجة أنه قتل هؤلاء الأشخاص جميعاً فقط للتفوق على أبيه |
Geçitten geçmek için bir vücuda ihtiyaç duyuyorsun. | Open Subtitles | أنت تحتاج لجسم حتى تعبر من البوابة |