Evet, kocamın yatırım dünyasında olağanüstü bir geleceği görme yeteneği vardır. | Open Subtitles | نعم, في عالم الإستثمارات زوجي كانت لديه قدرة رائعة لرؤية المستقبل |
Yabanda boğulanlar için, geleceği görme şansı baya bir düşük. | Open Subtitles | بالنسبة لأولئك الذين يغرقون في البرية , و فرصة لرؤية المستقبل من غير المرجح للغاية. |
Olay şu ki, geleceği görme olayına şaşırıp kalmış durumdayım. | Open Subtitles | الشيء الوحيد أن قوتي انحصرت في رؤية المستقبل |
Cadı-karının geleceği görme yetisi var. | Open Subtitles | هذه المرأة لها القدرة علي رؤية المستقبل. |
geleceği görme gücüne sahipsin, ama onu değiştirme gücüne sahip değilsin. | Open Subtitles | يمكنكِ رؤية المستقبل ولكنكِ لا تمتلكين المقدرة على تغييره |
geleceği görme yetisini engellemek için Takyon araştırmalarına 2 milyar dolardan fazla para döktüm. | Open Subtitles | صرفت ملياري دولار ...على أبحاث جزيئات التاكيون لأحجب عن (جون) رؤية المستقبل |