İlk defa mega şehirlerimiz oldu, 5 milyon ve üzerinde, gelişen dünya'da bu gerçekleşti. | TED | لقد برزت لديكم المدن الكبيرة لأول مرة، 5 مليون نسمة فما فوق، التي حدثت في العالم النامي. |
Yani o veri topladı ve bir sunum yaptı ve bu sunum insanların gelişen dünya ekonomisi ile ilgili fikirlerini yerle bir etti. | TED | إذاً، فقد أخذ هذه البيانات وصنع بها عَرضه الذي حطّم الكثير من الأساطير لدى الناس حول الإقتصاديات في العالم النامي. |
gelişen dünya mikrobu, trahom, körlüğe neden olur. | TED | انه مرض العالم النامي |
Zengin dünyanın, gelişen dünya için kayda değer şeyler yaptığı son tarihi 1940'ların sonrarıydı. | TED | آخر مرة كان العالم الغني جاداً حول تطوير منطقة أخرى كان في نهاية الأربعينات. |
Peki ala, size düşünmek için bir rehber. Bildiğimiz, zengin dünyanın, zamanın gelişen dünya için yaptığı en son şey neydi? | TED | حسناً، دليل جيد للتفكير به، " ماذا فعلنا آخر مرة كان العالم الغني جاداً حول تطوير مناطق أخرى من العالم؟" |
Özel sektörle muhteşem ortaklıklar, politika liderleri, hayırseverler ve harika taban eylemcileri gelişen dünya üzerinde ama ayrıca 250,000 insan Edinburgh sokaklarında yürüdü bu binanın tam dışında fakirliği tarihe gömmek için. | TED | شراكة هائلة بين القطاع الخاص، والقادة السياسيين، وأصحاب الأعمال الخيرية، ونشطاء شعبيين رائعين عبر العالم النامي. لكن أيضًا كان هنالك 250,000 شخص تظاهروا في شوارع إدنبرة خارج هذا المبنى بالذات ﻷجل حركة "اجعل الفقر تاريخًا". |