Cinayet masasına döndüğümde umarım beni görmeye gelirsiniz. | Open Subtitles | عندما أعود لقسم الجنايات,آمل أن تأتوا لرؤيتي |
Benimle gelirsiniz ya da gelmezsiniz. Ama bunu yapacağım. | Open Subtitles | يمكنكم ان تأتوا معي او لا لكن هذا ما سوف افعلة |
Hem geç gelirsiniz, hem de aptalca sorular sorarsınız. | Open Subtitles | دائما الحال نفسه معكم تأتون متأخرين ثم تسألون أسئلة غبية كان يجدر بك تفتيشه فمن الممكن أن يكون شرطيا |
Sadece başınız derde girince gelirsiniz. Ne oldu? Şimdi buradalar ve iyiler. | Open Subtitles | تأتون إلى هنا فقط عندما تقعون في المتاعب. |
Neyse... Birkaç hafta içinde bir parti veriyorum. Umarım gelirsiniz. | Open Subtitles | على اية حال انا لدي حفلة خلال اسبوعين اتمنى ان تحضروا |
Ya benim yolumu izlersiniz ya da bir dahaki hizaya girişte gelirsiniz. | Open Subtitles | يمكننا المحاولة حسب طريقتي، أو أن نعود كلنا بالانتظام القادم |
Teçhizatla gelirsiniz, şişelerle falan. | Open Subtitles | فتأتون أنتم بالأدوات والزجاجات وكل هذه الأشياء |
Oraya ben önce giderim. Sonra zamanı gelince siz Bonnie ile gelirsiniz. | Open Subtitles | سأتجّه إلى هناك أولاً، ثم تليني مع (بوني) بالوقت المُتفق عليه |
Kimseyi görmenize gerek yok. Doğruca çalışma odama gelirsiniz. | Open Subtitles | ليس عليك رؤية احد تستطيع ان تأتى مباشرة الى مكتبى |
Bir daha ki sefere, siz bana gelirsiniz. | Open Subtitles | في المرة القادمة، سوف تأتين إلى زيارتي. |
başka bir gün gelirsiniz çoçuklar şuanda elimizdeki pozisyon dolu stella kabiri görüş ve onlara randevu ver görüşürüz dev görüşürüz amca | Open Subtitles | انتم يمكنكم ان تأتوا في وقت لاحق الآن نحن يجب ان نذهب للعمل ستيلا، تكلّمي مع كابير و أعطهم موعد |
Biraz gerginim, moral vermek için benimle gelirsiniz diye umuyordum. | Open Subtitles | وأنا حانقة بعض الشيء، لذا كنت آمل يارفاق أن تأتوا معي من أجل الدعم المعنوي. |
Umarız ki hepiniz AlloSphere'i görmeye gelirsiniz. | TED | نأمل أن تأتوا جميعاً لرؤية ألوسفير. |
Belki siz ikiniz karakola kadar gelirsiniz. | Open Subtitles | ربّما كلاكما يجب أن تأتوا إلى المركز |
-Eldivenlerinizle,.. ...küçük metal kutularınızla, tozlarınızla gelirsiniz. | Open Subtitles | تأتون ومعكم قفازاتكم المطاطية، وصناديقكم المعدنية الفاخرة ومساحيقكم... |
Sen ve kardeşin, her şeyden önce gelirsiniz. | Open Subtitles | أنت وأختك دائماً تأتون بالمقدمة |
Belki gelecek sefere, siz bize gelirsiniz. | Open Subtitles | ربما في المرة المقبلة تأتون أنتم إلى منزلنا - بالطبع - |
Tamam, ne zaman gelirsiniz? | Open Subtitles | حسنا كم ستأخذ من الوقت حتى تأتون |
Umarım gelirsiniz. | Open Subtitles | أَتمنّ ان تحضروا |
Baksana, belki bir ara sen, annem ve Meg bizi görmeye gelirsiniz. | Open Subtitles | ربما يمكنك أنت وأمي و(ميغ) في وقت ما... أن تحضروا لرؤيتنا |
Ya benim yolumu izlersiniz ya da bir dahaki hizaya girişte gelirsiniz. | Open Subtitles | يمكننا المحاولة حسب طريقتي، أو أن نعود كلنا بالانتظام القادم |
Sizi ararım ve buraya ilk uçakla gelirsiniz. | Open Subtitles | أتصل، فتأتون هنا على أول.. ، ليس ثاني، |
Oraya ben önce giderim. Sonra zamanı gelince siz Bonnie ile gelirsiniz. | Open Subtitles | سأتجّه إلى هناك أولاً، ثم تليني مع (بوني) بالوقت المُتفق عليه. |
Belki sen ve Maggie maçtan sonra yemeğe gelirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك انت و(ماجى) ان تأتى للعشاء بعد المباراة |
Tamam, saat kaç gibi gelirsiniz? | Open Subtitles | نعم - حسناً- هل تعلمين بأي ساعة سوف تأتين ؟ |