genellikle bir Stormtrooper ya da Klingon bildiri dağıtmak için sırada oluyor. | Open Subtitles | عادة هناك عضو فرقة عاصفة أَو كلينقو في الصف لإعْطائك بَعْض الإشارة |
genellikle bir kadın, bir saldırıyı rapor etmediğinde sorun aile içindedir. | Open Subtitles | حسناً، عادة عندما إمرأة لا تبلغ عن هجوم يكون عنف منزلي |
İki erkeğin birbirinden nefret etmesi genellikle bir hatunla ilgilidir. | Open Subtitles | عندما يكره شابان اثنان بعضهما ، يتعلق الأمر عادة بفتاة |
Az gelişmiş ülkelerde ise standart bakım genellikle bir ebenin anne karnını bir duyarga yardımı ile dinlemesidir. | TED | أمّا في حالة محدوديّة الموارد، عادةً ما يكون مستوى الرعاية الأساسي هو قابلة تستمع لمعدل ضربات قلب الجنين من خلال بوق. |
Cadı avı genellikle bir talihsizlikle başlardı: kötü hasat, hasta bir inek ya da ölü doğmuş bir çocuk. | TED | عادةً ما كانت مطاردة الساحرات تبدأ بمصيبة: كمحصول فاشل، أو بقرة مريضة، أو ولادة جنين ميّت. |
Esrar kaynaklı psikoz olarak bilinen bu belirtiler genellikle bir kişi esrar kullanmayı bıraktığında azalır. | TED | والتي تُعرف بالذهان الناجم عن الماريجوانا، عادةً ما تختفي هذه الأعراض عندما يتوقّف الشخص عن استخدام الماريجوانا. |
genellikle bir partiye gittiğimde ilginç biriyle tanışırsam ona yapışırım. | Open Subtitles | عادة حين أذهب إلى حفلة، أقابل شخصاً مثيراً للاهتمام وألازمه. |
Deneyleri yaparken genellikle bir grubun diğer gruptan daha farklı bir performans göstermesini bekleriz. | TED | وحين نجري التجارب، نتمنى عادة أن تتصرف مجموعة بخلاف الأخرى. |
genellikle bir hikaye bir zafer hikayesidir, bir mücadele hikayesi; karşı taraflar vardır, kötü veya cahil, serüvende bir kişi vardır, yolculuk yapan biri ve bir yabancı kasabaya gelir. | TED | عادة ما تكون القصة قصة انتصار أو نضال؛ هناك قوى مضادة، والتي هي إما شريرة أو جاهلة؛ هناك شخص في رحلة استكشافية، وشخص يقوم برحلة، ويأتي شخص غريب إلى المدينة. |
Bu genellikle bir etnik köken ile, bir ırk ile yahut bir mezhep ile bir güç savaşı şeklinde uygulanıyor. | TED | عادة تكون على علاقة بالعرق أو السلالة أو الطائفية، أو تكون صراع قوة. |
Motivasyon genellikle bir ideal, harika bir sonuç gibi aksettirilir. | TED | إن التمكين يحدث عادة ليبدو كصفقة إنه نتيجة مذهلة. |
Video: 1. Kız: Evet, beni karakterim genellikle bir erkek fatma. | TED | الفتاة الأولى: نعم، شخصيتي عادة ما تكون الفتاة المسترجلة |
Endonezya'daki tüm okullarda bahçede genellikle bir oyuncak satıcısı olur. | TED | في كل المدارس في أندونسيا، يوجد عادة بائع لُعب في الملعب. |
Ama genellikle bir şeye çarpıp dururlar. | Open Subtitles | لكنهم عادةً ما ينشغلوا فى أشياء تمنعهم عن المجىء. |
Genellikle, bir kaç katmanlı şifrelendirilmiş, ...bir diz üstü bilgisayarları vardır. | Open Subtitles | عادةً ما تكون داخل حاسوب نقال مع بعض التشفير |
genellikle bir kere biter Onların rotasını idare ettiler. | Open Subtitles | عادةً ما ينتهون بمُجرد أن يبدأوا في مسارهم |
- Şimdi, genellikle, bir robot kullanırız. - Ama bir robotumuz yok, | Open Subtitles | ـ الآ، عادةً ما نقوم بإستخدام إنسان آلي في ذلك الوضع ـ ولسنا نملك إنساناً آلياً |
"Biz sıklıkla bu izinleri yayınlarız... ...sularımızda araştırma yapmak için... ...ama genellikle bir not alırız 2 yada 3 yıl sonra,... ...ya da tekrar baskı. | TED | قال، "نحن عادةً ما نعطي التصاريح لمن يرغب في البحث في مياهنا، و لكن عادةً ما تأتينا مذكرة بشأنها بعدها بسنتين أو ثلاث، أو نسخة معادة الطبع. |
Bu tür bir deşilme genellikle bir tarikat faaliyeti olarak kendini gösterir. | Open Subtitles | هذا النوع من التشوية عادةً ما يصاحب{\pos(195,220)} الجماعات الطائفية{\pos(195,220)} |
genellikle bir ısırıkla. | Open Subtitles | عادةً ما تكون عضة. |