Bir seferinde Richard Feynman'ı tatile çıkarmaya zorladılar ama adam onun yerine yeni bir şey öğrenmek için zihnini genişletmeyi seçti. | Open Subtitles | في احدى المرات حاولوا ان يجعلوا ريتشارد فاينمان يأخذ اجازة لكنه اختار عوضا عن ذلك ان يوسع عقله و ان يتعلم شيئا جديدا |
Donanmayı genişletmeyi amaçlamış. | Open Subtitles | كانت نيته ان يوسع اسطول البحرية |
Mevcut tüm apartmanlara ek yaparak kapasiteyi genişletmeyi deneyebilirsiniz. | TED | يمكنك محاول توسيع الطاقة الاستيعابية بعمل العديد من الاضافات على الشقق الحالية. |
Ailemizi genişletmeyi konuştuğumuzda, kendim ve yeni bebek için ne kadar zaman ayırmam gerektiğine odaklanıyoruz. | TED | عندما نتحدث عن توسيع عائلتنا الآن، نصب جلّ اهتمامنا حول الوقت الذي سأحصل عليه للإعتناء بنفسي وبطفلي الجديد. |
İlk olarak Sayın Başkan, emniyette kadınların katılım alanlarını genişletmeyi düşünüyor. | Open Subtitles | حسناً,أولاً يريد سيادتة توسيع مجالات مشاركة المرأة في قوة الشرطة |
Daha da iyisi bahçeyi genişletmeyi onayladı. | Open Subtitles | ،والأروع من ذلك أنّه موافق على توسيع الحديقة |
Hayır, aslında iyi gidiyor. Sanırım bu defa işleri genişletmeyi planlıyor. | Open Subtitles | لا ، إنه على ما يرام ولكن أعتقد أنه يفكر في توسيع الشركة هذه المرة |
İşimi genişletmeyi düşünüyorum... ve bütün katı satın almak istiyorum. | Open Subtitles | انا انوي توسيع اعمالي وانا افكر بشراء الطابق بكامله |
Ortaklarımla beraber işi genişletmeyi düşünüyoruz. | Open Subtitles | دورك. أنا وشريكي كنّا نتحدث عن توسيع العيادة، |