Ben onun bu olayda gerçeği söylediğini sanıyorum. O ilk önce silahları Texas'a getirdi. | Open Subtitles | اعتقد انه يقول الحقيقة حول شيء واحد انه أول مرة يجلب أسلحة الى تكساس |
Biyometrik göstergeler gerçeği söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | شاشة البيانات الحيوية تبين أنه كان يقول الحقيقة |
Gerçekten aklım almıyor. gerçeği söylediğini sanıyor ama her şey yalandan ibaret. | Open Subtitles | -هذا مدهش، الرجل يعتقد أنّه يقول الحقيقة ولكنّ كل ما يقوله هو كذبة رعناء. |
Kimin gerçeği söylediğini öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة لمعرفة إذا ما كان يقول الحقيقة... |
gerçeği söylediğini doğrular ve buna bir son veririz. | Open Subtitles | لقد تأكدنا أنه يقول الحقيقة وهذا نهاية الأمر - جيد - |
Aslında gerçeği söylediğini düşünüyordum. | Open Subtitles | في الواقع، أعتقد أنه كان يقول الحقيقة |
Jaffa'nın gerçeği söylediğini varsayarsak ve gerçekten de Baal'ın gemisini bulursak, Adria'yı nasıl yakalamayı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | لنفترض أن هذا (الجافا) يقول الحقيقة, ونحن فعلياً وجدنا سفينة (باال) كيف تفترضون إستعادة (آدريا) ؟ |
Tamam, adamın gerçeği söylediğini, birisinin Trevor Murphy'nin ölümünü onun üzerine attığını, ve karısıyla kızının da bir hesaplaşmanın tam ortasında kaldığını düşünelim. | Open Subtitles | اتعلمين,لنقول انه كان يقول الحقيقة وان احدهم قام بتوبيخه على مقتل (تريفو مارفى) وزوجته وابنته كانتا ضحايا الانتقام منه |
İçimden bir ses gerçeği söylediğini söylüyor. | Open Subtitles | احساسي يقول بأنه يقول الحقيقة |