Ama bu çok kolay olan bir işi zorlaştırdıkları gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | و لكن هذا لا يغير الحقيقة فهذا يجعل ما هو صعب سهل تماماً |
Ama bu, boka battığımız gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | و لكن هذا لن يغير الحقيقة و هى اننا فى موقف حرج الان |
Bu ilk seferinde çuvalladığın gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | هذا لا يغيّر حقيقة أنّك رسبتَ في المرّة الأولى |
Bu elimizde iki ölü adam olduğu gerçeğini değiştirmiyor cehennem gibi bir hayatı olsa da. | Open Subtitles | -لكن لا يغير حقيقه انه لدينا شخصين مقتولين |
ama bu arabada oturman onu evlendiği gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن الجلوس في هذه السيارة لايغير حقيقة أنها ستتزوج |
Uçak biletimi alıp kaçman sabah 8'de yola çıkacağım gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لن تغير حقيقة أنني سأغادر 8: 00 صباحاً |
Bu, görevi benden başka yapabilecek biri olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | تبقى الحقيقة بأنّي الوحيد الذي يستطيع إكمال هذه المهمّة. |
Ama bu, herkesin hakkımda benden daha çok şey biliyormuş gibi göründüğü gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | هذا لا يغير واقع كون الجميع يعرف عني أكثر مما أعرف عن نفسي |
Fakat bu durum ona her baktığımda ailemin, sevdiğim herkesin yüzünü göreceğim gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن هذا لا يغيّر واقع أنّي كلّما أنظر إليها أرى وجوه أهلي وكلّ من أحببتهم قطّ. |
Ama bu, o kavşakta trafik lambası olması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغير الحقيقة انه يجد ان يكون هناك اشارة مرور فى التقاطع |
Stratejinin gereksiz olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. | Open Subtitles | هذا لا يغير الحقيقة بأن إستراتيجيتك كانت متهورة |
Ama bu yine de bunu yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغير الحقيقة بأنها حذفت المكالمة. |
Ama bu stajyer olduğun gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | أحبّكِ، ولكن هذا لا يغيّر حقيقة كونكِ لا زلتِ مُتدرّبة |
Belki. Ama bana ihtiyacın olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. | Open Subtitles | ربما، ولكن هذا لا يغيّر حقيقة أنكِ بحاجة لي |
Bilmiyorum belki yapamadım ama bu seninle Vanessa'ya olanların benim hatam olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لا أعلم، ربما لم استطع ذلك، لكن هذا لا يغير حقيقه أن ما حدث لك ولـ(فانيسا) خطئي |
Bu hata olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | هذا لا يغير حقيقه أنها غلطة |
Ama bu, bugün bana sarılmana ihtiyacım olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | هذا لايغير حقيقة أنني فعلا بحاجه لعناق منك اليوم |
Uçak biletimi alıp kaçman sabah 8'de yola çıkacağım gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لن تغير حقيقة أنني سأغادر 8: 00 صباحاً |
Fakat bu kızınızın sınıf arkadaşına vurduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن تبقى الحقيقة بأنّ بنتكَ جسدياً ضَربَ a زميل. |
Bu, karımı çalmak istediğin gerçeğini değiştirmiyor! | Open Subtitles | هذا لا يغير واقع أنك تريد سرقة زوجتي! |
Fakat bu durum ona her baktığımda ailemin, sevdiğim herkesin yüzünü göreceğim gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}لكن هذا لا يغيّر واقع أنّي كلّما أنظر إليها {\pos(190,230)}.أرى وجوه أهلي وكلّ من أحببتهم قطّ |
Ama bu, zorlamanı gerektirecek hiçbir şey olmadığı gerçeğini değiştirmiyor işte. | Open Subtitles | ولكن لا يغير الواقع أنه لا يوجد شيء هنا يدعك تستمر بالظهور |
Çoğu zaman bunların hepsi doğrudur ama gökyüzünü bir defa daha görebilmek için her şeyi yapacağım gerçeğini değiştirmiyor bu. | Open Subtitles | وهذا صحيح، معظمه على الأقل لكن هذا لا يغير حقيقة أنني قد أفعل أي شيء لأرى السماء مرة أخرى |
Ama bu onu bulmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن ذلك لا يغير من حقيقة اننا ما نزال بحاجة لنجده |
Ama bu-- Bu seni sevdiğim gerçeğini değiştirmiyor, dostum. | Open Subtitles | هذا لايغيّر واقع أنني أحبك يا رجل |
Ama Mark Fuhrman'ın ırkçı olması ve tanık sandalyesinde yalan söylemesi sanığın açık bir şekilde suçlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | نعم لكن، الحقيقة بشأن أن (مارك فورمان) عنصري وأنهُ كذب وهو على منصّة الشهود هذا لايعني بأنه لايثبت على المتّهم كونهُ مُذنب بناء على منطق معقول. |