Çünkü onlar ışığın, gökkuşağının tüm renklerinden oluştuğu gerçeğinin görsel bir yansımasıdır. | Open Subtitles | لأنها تمثيل بصري لحقيقة ان الضوء مكوّن من جميع الوان قوس قزح |
Senin sadece dokuz aydır burada olduğun gerçeğinin farkındayım. | Open Subtitles | أنا فقط مدرك لحقيقة أنك هنا منذ تسعة أشهر فقط |
Burayı kurmaya yardım ettiğin gerçeğinin farkındayım... ancak ortaklarımız soytarılıklarınla burayı parçalamana izin vermeyecekler. | Open Subtitles | مع الاعتبار الكامل لحقيقة انك ساعدت فى بناء هذا المكتب الا ان الشركاء هنا لن يسمحوا لك ان تهدمه بتهريجك |
Sıklıkla, cildimizin doğuştan yetersiz adapte olduğu ortamlarda yaşadığımız gerçeğinin farkında değiliz. | TED | حسناً، عادة نحن غير واعين بحقيقة أننا نعيش في بيئات فيها جلودنا هي بطبيعتها سيئة التكيّف. |
Burayı kurmaya yardım ettiğin gerçeğinin farkındayım. | Open Subtitles | و أنا على علم تماماً بحقيقة أنك ساعدت في بناء هذا المكان |
büyük babamın arzu etmediği için düzgün ,barış içinde ,herşeyin yolunda olduğu sosyal bir dünyayı miras alamadığım gerçeğinin çok iyi farkındayım, bugün Etyopya'da ,Endonezya'da, Bolivya'da,Filistin'de ,İsrail'de | Open Subtitles | أَنا مدرك جدا لحقيقة أنّ حفيدِي لا يمكنه أن يأمل بوراثةعالممستدام, |
Kendi kötü kişiliğini çıkarması gerçeğinin çok da ötesine bakmaya gerek yok ve bir de büyü için Dominic 1000 Alex 1000. | Open Subtitles | يجب ان تنظر لحقيقة انهااقتلعت شخصيتها الشريرة والقت السحر على دومنيك رقم الف. اليكس رقم الف |
Ben fırsatların bir ürünüyüm. 50 lerin ve 60 ların kısıtlı fırsatları, kızların sahip olamadıkları. Ve ebeveynlerimin bana verdiklerinin, eşsiz olduğu gerçeğinin bilincindeydim. | TED | أنا نتاج من فرص ، فرص نادرة في الخمسينات و الستينات ، لم تكن لتحصل للفتيات. وكنت واعية لحقيقة أن ما يعطيني إياه والدي كان شيئا فريدا. |
15 yaşındayken, aşık olduğumu söylemek için babamla konuştuğumda; ilk aşkımın bir kız olduğu gerçeğinin ne gibi sonuçları olacağını tartışmak ikimizin de aklındaki son şeydi. | TED | عندما كنت في الـ15، اتصلت بأبي لأخبره أني وقعت في الحب، لقد كان آخر شيء في أذهاننا، أن نناقش ما كانت العواقب، لحقيقة أن حبي الأول كان لفتاة. |
Bu şarkıyı biliyorum ve gerçekten David Bowie'nin kendi dehasına bir övgüdür. Ayrıca bence, kainatı keşfeden makineler olmadığımız gerçeğinin bir yansımasıdır. Biz insanız ve adapte olabilme kabiliyetimizi, anlama kabiliyetimizi ve kendi öz algımızı yeni bir yere getiriyoruz. | TED | أنا أعرف هذه الاغنية، وبالحقيقة إنها تنسب للعبقري ديفيد بويي بنفسه، ولكنها أيضا كما أعتقد، انعكاس لحقيقة أننا لسنا آلات تكتشف الكون، نحن بشر، ونحن نأخذ القدرة على التأقلم والقدرة على الفهم والقدرة على أخذ إدراكنا الحسي لأماكن جديدة. |
Dismorfofobi, kendimizi başkalarının bizi gördüğü şekilde görmediğimiz gerçeğinin aşırı uç bir versiyonudur. | TED | Dismorphophobia - الديسموروفوفوبيا (مرض نفسي) هو نسخة متطرفة لحقيقة أننا لا نرى أنفسنا كما يرانا الآخرون |
Van Gogh'un türbülanslı zekâsının onun türbülansı resmetmesini sağladığını söylemek çok kolayken, doğanın insandan önce de oluşturduğu fevkalade zor kavramlardan birini, Van Gogh'un aşırı acı çektiği bir dönemde her nasılsa sezip betimlemesi ve hareket, akışkan ve ışığın en derin gizemleriyle özgün akıl gözünü birleştirmesi gerçeğinin heyecan verici güzelliğini doğru şekilde ifade etmek de oldukça zor olsa gerek. | TED | رغم أنه من السهل جدا قول أن عبقرية فان غوخ المضطربة مكّنته من تصوير الجريان المضطرب، إنه أيضا من الصعب التعبير عن الجمال المثير لحقيقة أنه في فترة من العناء الشديد، كان ڤان غوخ قادرًا، بطريقة ما، على التماس وتمثيل أحد أصعب المفاهيم التي قدمتها الطبيعة للبشرية، ولتوحيد بصيرته الفريدة مع أعمق عجائب الحركة، الميوعة، والضوء. |
Umuyorum ki, vereceğiniz kararla, ülkemizin tarihini değiştirebileceğiniz gerçeğinin farkındasınızdır. | Open Subtitles | أتمنى أن تكون على علم بحقيقة أنك بقرارك ستغير تاريخ البلد |
Bak, sosis, senin beni yakalamak için tam gaz buraya gelmiş olman gerçeğinin keyfini çıkarıyorum. | Open Subtitles | انظري ياسجق، انا متلذذ بحقيقة انك استجمعت القوة للامساك بي |
Bununla birlikte, böyle bir dostluğun devamının Bayan Mapen'in karım olduğu gerçeğinin herkesçe kabul edilmesine bağlı olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım. | Open Subtitles | لست بحاجة أن أذكركم بأن سروري بهذا التعارف يتوقف على اعتراف جميع الأطراف بحقيقة أن الآنسة "مابن" أصبحت الآن زوجتي |