Ona göre grafik romanlar, Ortak Temel Standart'ını gerçekleştirmek için harika bir yoldu. | TED | بالنسبة لها، الروايات المصورة طريقة عظيمة لتحقيق معيار أساسي مشترك. |
Bunu gerçekleştirmek için eğitim almayı beklemeyin. | TED | ويجب أن لا تنتظر للحصول على التدريب الذي تحتاجه لتحقيق ذلك. |
100 ise SKH'leri gerçekleştirmek için gereken minimum standart. | TED | وثم 100 تعني الحد الأدنى المطلوب لتحقيق هذه الأهداف. |
Bu eylemi gerçekleştirmek için birilerini bulma konusunda sıkıntıları yok. | Open Subtitles | ولكن لم يواجهوا صعوبة في إيجاد شخص آخر لتنفيذ الأمر. |
İşte bu yüzden hayatlarımızı, bunu gerçekleştirmek için riske attık. | Open Subtitles | وهذا هو السبب أننا قمنا بالمخاطره بحيواتنا لجعل هذا ممكنا |
Bizlere fırsatlar sunmak ve bizler için olan beklentilerini gerçekleştirmek için yeniden Amerika'ya dönmeleri gerektiğini düşündüler. | TED | وخلصا إلى أن السبيل لتوفير الفرصة لنا لتحقيق ما كانا يطمحانه لنا هو أن تعود عائلتنا إلى الولايات المتحدة. |
Yaklaşık bir buçuk yıl önce bu amacı gerçekleştirmek için yola çıktık. | TED | منذ قرابة العام ونصف انطلقنا لتحقيق هذا الهدف. |
Ama bunu gerçekleştirmek için azalma hedefleri belirlemeli ve bunların tüm dünyada takip edildiğinden emin olmalıyız. | TED | ولكن لتحقيق ذلك، علينا تحديد أهداف التخفيض ونتأكد من اتباعهم في جميع أنحاء العالم. |
Gerçektende geçtiğimiz yıl bir grup sözü geçen bilim enstitütüsü bu hayali gerçekleştirmek için harekete geçti. | TED | بالطبع، في السنة الماضية مجموعة من المؤسسات العلمية المؤثرة بدأت في الترويج لها لتحقيق هذا الحلم. |
Ve burası benim ofisim Bob, senin değil, bunu gerçekleştirmek için yaptıklarının hiç bir önemi yok. | Open Subtitles | وهذا مكتبي , بوب ليس لك لايهم , ماتعتقد أنك فعلت لتحقيق هذا |
Merak ediyorum da, ben de dileğimi gerçekleştirmek için her şeyi yapar mıydım? | Open Subtitles | هل سأفعل أي شيء لتحقيق أمنيتي، اتساءل يا ترى ؟ |
Ama şimdi, Arayıcı döndü, kaderini gerçekleştirmek için hazır. | Open Subtitles | ولكن الاَن عاد الساعي ومستعداً لتحقيق قدَره |
Bunu gerçekleştirmek için her kuş 400.000 yumurta yemeli ve sadece bir tanesini yutmak için harcanan efora bakılırsa, bu zor bir iş. | Open Subtitles | لتحقيق ذلك، يجب أن تأكل كلّ دُرَيْجة بحدود 400.000 بيضة مهمّة صعبة تحتاج مهارة ومجهوداً لابتلاع مجرّد واحدة. |
Tek gereken bunu gerçekleştirmek için bir şans. | Open Subtitles | كل ما تحتاجينه هو محاولة واحدة لتحقيق ذلك |
Bu izlemeleri gerçekleştirmek için ellerinde ne gibi araçlar vardı? | Open Subtitles | وماذا يعني أن لديهم قرار للتصرّف لتنفيذ هذه الممارسات الرقابية؟ |
Bu görüşmeden sonra yaklaşık 3 yıl süresince sadece bunu gerçekleştirmek için çalıştık. | TED | وبعد حوالي ثلاث سنوات تقريبا، بدأنا القيام بالتدابير اللازمة لتنفيذ ذلك. |
CO: Ülkede kalmaya , Moskova'daki yükseklisans programını bırakmaya ve bunu gerçekleştirmek için tam zamanlı çalışmaya karar verdim. | TED | كايتريا أونيل: قررت البقاء في البلاد، والتخلي عن الماجستير في موسكو وان أعمل بدوام كامل لجعل هذا ممكنا. |
Ayrıca o ilahî amacı gerçekleştirmek için neredeyse yeterli olacak miktarı çoktan taahhüt ettiler. | Open Subtitles | وتعهدوا بتمويل القضية يكفي تقريبا لإنجاز الغرض الإلهي |
Ben,şirketime,insanların yaşam standartıyla ilgili... ...herşeyi gerçekleştirmek için gücünü eyleme... ...dönüştüren bu ülkedeki toplululuklara yardım etmekle başladım. | TED | بدأت شركتي لمساعدة المجتمعات عبر أنحاء البلاد لتحقق إمكاناتهم لتحسين كل شيء عن نوعية الحياة للناس بها. |
On yıl sonra, bu düşüncemi gerçekleştirmek için Kenya'ya döndüm. | TED | بعد مرور عشر سنوات، عدتُ إلى كينيا للقيام بذلك فقط. |
Büyük hayallerimiz var. Bunları gerçekleştirmek için de elimizden gelen her şeyi yapacağız! | Open Subtitles | إننا نملك أحلام كبير وسنعمل جاهدين على تحقيقها. |