Efsaneye göre, Klopatraya bir gerdanlık verilmiş, büyük güçlere sahip kedi gözü gerdanlığı. | Open Subtitles | ،كما تقول الاسطورة ،تم إهداء كليوبترا قلادة تحتوي على جوهرة عين القط القوية |
O zamanlar bunun yerinde bir söz olduğunu düşünmüştüm... çünkü sen ve annem bir gerdanlık için çekişiyordunuz. | Open Subtitles | ظننت حينها أنه لم يكن ينبغي إستخدام تلك الكلمة لأنك وأمي كنتما تتشاجران على قلادة فحسب |
Hayır, bu, bir gerdanlık değildir, ama sonsuz bir bağdır. | Open Subtitles | لا، أنها ليست قلادة إنما رابط دائم بيننا |
gerdanlık hakkında konuşmak istiyordum. | Open Subtitles | احاول عدم الحديث عن القلادة لكنك تكلمت عنها |
Hayır, tatlım. gerdanlık. O, artık bende değil. | Open Subtitles | لا عزيزتي القلادة لم تعد في حوزتي بعد الآن |
Sepette gerdanlık yoktu, Müfettiş. | Open Subtitles | لم يكن هناك اى طوق فى السلّة ايها المحقق |
Doğum günüm için Harry Winston gerdanlık istemiştim. Ama pişman oldum. | Open Subtitles | اردت الحصول على قلادة هاري ونساون في عيد ميلادي وبدلا من ذلك حصلت على ضمير |
gerdanlık ya da benzer bir şeye takılıyormuş gibi gözüküyorlar. | Open Subtitles | انها تبدو كأنها سُحبت من قلادة او شئٍ ما |
Kedi Tanrısı, Bastet, Klopatra'ya üstünde kedi gözü mücevheri olan bir gerdanlık verdi,Mısır'ın kraliçesine. | Open Subtitles | آلهة القطط باستيت وهبت قلادة مميزة ،بها جوهرة عين القطة إلى كليوباترا حاكمة مصر |
Sultan öldürüldüğünde boynunda yedi milyon dolarlık gerdanlık vardı. | Open Subtitles | السلطانة كانت تملك قلادة بقيمة سبعة ملايين دولار عند مقتلها |
Bir hafta bir gerdanlık, sonraki ay saat kordonu, bir ya da iki tane de bilezik. | Open Subtitles | ذات أسبوعٍ طلب قلادة ، وبعد شهرٍ من ذلك طلب حزام ساعة سِوار أو اثنين |
Diyordun ki... 122 Markiz elması olan bir gerdanlık. | Open Subtitles | إذاً ماذا كنت تقول؟ إكليل قلادة مع 122 من مركيز الألماس |
Çalınan gerdanlık onda. | Open Subtitles | قلادة الملكة المسروق بحوزة هذا |
Gopal, ben hayatım boyunca , bir gerdanlık görmedim. | Open Subtitles | جوبال"طوال حياتي وانا اوجه الخسارة لم ارى اية قلادة في حياتي |
Yakut tokalı bir inci gerdanlık çaldım. | Open Subtitles | سرقت قلادة من اللؤلوء ومحبس من الياقوت |
Kutuyu açtı ve içinde inci bir gerdanlık vardı. | TED | في داخلها قلادة من اللؤلؤ |
Babanım aptal gerdanlık hakkında çenesini tutmaması dışında, güzeldi. | Open Subtitles | جيد عدى أن أبوك لم يرغب في السكوت حول تلك القلادة الغبية |
Tebrikler, bu gerdanlık 30 milyon rupi değerinde. | Open Subtitles | تهانينا ، هذه القلادة تقدر قيمتها. بـ30 مليون روبية. |
Bu gerdanlık inanilmaz bir parça ve yapımıda çok özel.. | Open Subtitles | هذه القلادة العتيقة بديعة كما أن دقّة الصنع فريدة من نوعها. |
Bu gerdanlık sana imparator tarafından verildi dememiş miydin? | Open Subtitles | ألم تقُل أنّك أُهديت هذه القلادة من الامبراطور؟ |
Babamın satamayacağı tek şey yıllardır bende olan o gerdanlık. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لم يبعه ابي هو القلادة, لعام حتى اترنح على العرش |
Bir tür gerdanlık. Yada onun metodolojisi. | Open Subtitles | طوق ما جزء من طقوسة |