Hala, buraya olması gerektiğinden daha önce geldik gibi hissediyorum. | Open Subtitles | ما زلت أحس أننا جئنا هنا مبكرا أكثر مما ينبغي |
Eğer olması gerektiğinden daha uzun sürer de, zaman çaldığını düşünürsem, önlem alırım, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | لو ظننت أنكِ تؤخريننا واستغرقت وقتاً أطول مما ينبغي ساتصرف |
Değil mi? Yani, neden gerektiğinden daha fazla uğraşasın ki? | Open Subtitles | صحيح، أقصد لم عليك العمل أكثر مما ينبغي عليك؟ |
Lütfen, bunu olması gerektiğinden daha fazla zorlaştırmayalım. | Open Subtitles | من فضلك ، دعنا لا نصعّب الأمور أكثر مما يجب |
Hadi ama. Bunu olması gerektiğinden daha zor hale getirme. | Open Subtitles | بربك يا رجل، لا تصعّب الأمر أكثر مما يجب. |
Sensin o. Monoton değil, aptal. En azından olması gerektiğinden daha aptal. | Open Subtitles | إنّه ليس مبتذل بل أحمق على الأقلّ أغبى مما ينبغي |
Onları gerektiğinden daha fazladır oyalıyorum. | Open Subtitles | لقد أحتفظوا بها لمدة أكثر من أسبوع مما ينبغي عليهم |
Bunu olması gerektiğinden daha fazla dramatik hâle getirmeyelim. | Open Subtitles | دعنا لا نجعل هذا مأسوياً اكثر مما ينبغي. |
Ama hücre arkadaşını güvende tutmak için durması gerektiğinden daha fazla durdu. | Open Subtitles | لكن والأمر الصحيح أيضًا أنهُ قد جلس بالسجن أكثر مما ينبغي لحمايّة رفيقه بالزنزانة. |
Olmamız gerektiğinden daha fazla zaman Harcamak istemiyorum burada. | Open Subtitles | لا أريد أن نقضي وقتاً هُنا أكثر مما ينبغي علينا. |
Ama Janelle hakkından gerektiğinden daha çok endişelenmiştim | Open Subtitles | لكنني كنت قلقاً بخصوص (جانيل) أكثر مما ينبغي |
İnmeleri gerektiğinden daha derine inmişler. | Open Subtitles | لقد نقبوا أعمق مما ينبغي. |
Ama Janelle hakkından gerektiğinden daha çok endişelenmiştim | Open Subtitles | لكنني أكثر قلقا من جهة (جينيل) ، أكثر مما يجب |