Bunun benimle bir ilgisi yok. O şeyi buraya neden getirdiğini bilmiyorum. Bilmiyorum. | Open Subtitles | لا علاقة لي بهذا لا أدري لماذا أحضرت هذا إلى هنا |
Neden bu kadar çok kitap getirdiğini anlamıyorum, Ofelia. | Open Subtitles | لماذا أحضرت كتبا كثيرة للغاية يا أوفيليا ؟ |
Doktora bir adamın hayvan getirdiğini görünce Joy'a bir şeyler oluyor. | Open Subtitles | شيء يحدث الفرح عندما ترى رجل جلب الحيوانات الأليفة إلى الطبيب. |
Annen bana bebek fotoğrafları getirdiğini söyledi. Ben de bir tane getirdim. | Open Subtitles | قالت لي أمك إنك جلبت صورك وأنت طفلة فجلبت لك واحدة أيضاً |
Babam, çift yönlü okunan bir ismim olmasının şans getirdiğini söylerdi. | Open Subtitles | . . لقد قال أبي الأسم الذي يقرأ على الوجهين يجلب الحظ |
Yola ödev getirdiğini söyleme. | Open Subtitles | لا تخبرني أنت تجلب واجباتك المدرسية على هذه الرحلة |
Beni bu adaya çok önemli bir şey için getirdiğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أنك أحضرتني هنا إلى الجزيرة للقيام بأمر مهم جداً. |
Oğlumu incelemek üzere buraya getirdiğini ve hayatını tehlikeye attığını mı? | Open Subtitles | أنك أحضرت ابني إلى هنا لتقوم بدراسته ؟ بأنك تعرض حياته للخطر ؟ |
Evet ve onlara bana iki poşet balık kafası getirdiğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | أجل, و سأخبرهم أنك أحضرت لي أكياس رؤوس السمك |
Ve bunu söylediğime inanmayacaksın ama onu bana gerçekten pantolonun getirdiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ولا أظن بأنك ستصدقين هذا لكنني أظن أن البنطال قد جلب هذا لي |
Pekala, dostum. Başka birini getirdiğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | حسناً يا رجل هل تعتقد انه جلب شخصاً اخر؟ |
Kadının biri, ölen kadının kız kardeşinin o haberin çocuklara çok para getirdiğini söylediğini biliyor. | Open Subtitles | امرأة تعرف شقيقتها قالت أن مقالنا جلب للأطفال الكثير من المال |
Bugün yanında bazı aletler getirdiğini görüyorum. | Open Subtitles | حسنا، أرى أنك جلبت بعض المعدات معك اليوم. |
Sorunları Haven'a Audrey'nin getirdiğini bana söyledin mi? | Open Subtitles | هل أخبرتني أن أودري جلبت الاضطرابات لهايفن؟ |
Sen hiç babanın... evine uyuşturucu getirdiğini gördün mü? | Open Subtitles | أرأيت أباك يوما يجلب عمله إلى المنزل هكذا ؟ |
Bence dangalak olmaktan hoşlanıyorsun çünkü bunun diğerlerine ne kadar mutluluk getirdiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ في الواقع تستمتعين بكونك حمقاء لأنكِ تعرفين كم يجلب هذا الأمر السعادة للآخرين |
Şimdi söğüt ağacının sana nasıl iyi şans getirdiğini anlıyorum. | Open Subtitles | الآن فهمت كيف أن هذه الصفصاف تجلب لك الحظ |
Beni buraya, öldürmek için getirdiğini sanmıştım. | Open Subtitles | عندما أحضرتني إلي هنا ظننت بأن كان لتقتلني |
O kızı kurtarmama yardım et yoksa anneme beni buraya getirdiğini söylerim. | Open Subtitles | ساعدني في إنقاذ تلك الفتاة، وإلا أخبرتُ أمي بأنك جلبتني إلى هنا. |
Tahminimce bunu buraya kimin getirdiğini söylemezsin, değil mi? | Open Subtitles | أفترض أنك لن تُخبِرني عمّن جلبه إلى هنا ، صحيح ؟ |
Ve hemen herkes o yazın gökyüzünden bize neler getirdiğini unuttu. | Open Subtitles | وتقريباً كُلّ شخص نَسى تلك الأشياءُ التى أحضرها هذا الصيفِ مَعه مِنْ خارج السماءِ |
Hâlâ ilaçları neden buraya getirdiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لكن لازلت لا أفهم سبب جلبك المخدّرات هنا |
Geçen bir saat içinde birinin kalkıp evimize gittiğini ve bebeğimizi alıp atıştırmaya getirdiğini mi? | Open Subtitles | أن شخص ما في الساعة الماضية , ذهب إلى منزلنا و إستعار طفلتنا ثم جلبها خارجاً من أجل رقائق البطاطا أو الأكلات النباتية ؟ |
Dört değil beş mektup getirdiğini ve bir tanesinin koyu mavi bir zarf olup el yazısıyla yazıldığını hatırlamıştı. | Open Subtitles | لقد تذكر أنه أحضر خمس خطابات و ليس أربعة و أن أحدها كتب بخط اليد و كان بمغلف أزرق داكن |
Çocuk Angie'i kimin getirdiğini bilmediği hakkında yemin billah ediyor. | Open Subtitles | لقد تمسك بأقوله أنه لا يعرف من أحضر , أنجى |
Beni buraya korumak için getirdiğini zannetmiştim. | Open Subtitles | كنتُ أعتقد بأنه أحضرني إلى هنا من أجل أنقاذي |
Kardeşim hala oradayken önce beni getirdiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | تقصدين أن أخي ما زال حبيسًا هنا وأنّك أعدتني قبله؟ |