Şuna bak. Ne kadar kalın. Bu oldukça iyi para getirecek. | Open Subtitles | أنظر لهذا, هذا غليظ جداً تباً, هذا سيجلب الكثير من النقود |
Bir de Marco ikizleri getirecek, tek başına onlara bakmaya korkuyor. | Open Subtitles | وأيضاً, ماركو سيجلب التوأمان إلى هنا لأنه خائف من مراقبتهم لوحده |
Yalnız mı olacak, yoksa adamlarını da getirecek mi? Bana yalan söylediniz. | Open Subtitles | كل ما نريد معرفتة هو هل سيحضر بحراسة مشددة أم أنة مطمئن ؟ |
Bu ufak kazançlar, en sonunda size iyi bir jet motoru getirecek. | TED | الآن، فكرة المكاسب الهامشية في النهاية ستجلب لك محرك نفاث جيد . |
Neden bu eve hayat getirecek bir çocuk veya birşey isteyeyim? | Open Subtitles | لماذا سأريد طفل أو أى شئ يجلب الحياة لهذا المنزل ؟ |
Aynı yıllar önce benimkine yaptığı gibi sizin sisteminize savaşı getirecek. | Open Subtitles | سوف يحضر الحرب لنظامكم فقط كما فعل معى من سنوات مضت |
Çok naziksiniz. Bu arada, arabayı getirecek misiniz? | Open Subtitles | . هذا لطف منك بالمناسبة ، هل ستحضر السيارة معك ؟ |
Tabii ki, sana her istediğini getirecek, her zamanki gibi. | Open Subtitles | بالطبع ، سيجلب لك بابانويل كل ماتريده كما في السابق |
Komite en çok insana en çok faydayı getirecek yeri seçti. | Open Subtitles | اختارت اللجنة الموقع الذي سيجلب أعلى فائدة لأكبر عدد من الناس |
Şimdi bu adama kim bir tabak yemek getirecek. | Open Subtitles | الآن، من سيجلب لهذا الرجلِ صحن من الغذاءِ. |
Sana şöhret ve zenginlik getirecek ürün. | Open Subtitles | انه المنتج الذي سيجلب لكم الشهرة والثروة |
Apaçık bir şekilde sandviç ve kızartma istemene rağmen sana etli börek getirecek birisine mesela? | Open Subtitles | شخص سيحضر لك رغيف اللحم عندما طلبت بشكل واضح شطيرة الطبقات ومقالي بصلصة اللحم |
Elmas Jim taşları yarın benim laboratuarıma getirecek. | Open Subtitles | سيحضر جيم ألماساته إلى معملي غداً لماذا لا تسرقها وهي في الطريق ؟ |
Beyninizi ömrünüzün geri kalanında size sonsuz mutluluk getirecek olan bir makineye bağladığınızı hayal edin. | TED | تخيل أنه بإمكانك ربط عقلك في ألة، ستجلب لك متعة لامتناهية لبقية حياتك. |
O memnun edilmeli yoksa kötü şans getirecek. | TED | يجب أن تظل سعيدة وإلا فإنها ستجلب الحظ السيء. |
Mutlu yıllar...demesi için sekiz tane adamınız var ama eşime lanet bir salata getirecek kimse yok. | Open Subtitles | لديك تسع رجال يقولون عيد ميلاد سعيد ولا احد يستطيع ان يجلب لزوجتي سلطه |
Ama siz de içkinizi sete getirecek birini buldunuz, değil mi? | Open Subtitles | لكنك وجدتِ شخص يحضر لك نبيذك لموقع التصوير , صح ؟ |
Piyango ödüllerini annen getirecek sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت والدتك هي التي ستحضر جوائز اليانصيب |
Demiryolu işçiler ve esnaf için fırsatlar getirecek, çiftlik ürünlerini taşımak kolaylaşacak, insanlar gelip gidecekler. | Open Subtitles | سيجلب الفرص للعاملين و التجار سيكون من السهل جلب أغراض بضائع المزارع و قدوم الناس و ذهابهم |
- Balığı getirecek büyük sporcu, sen değil misin? | Open Subtitles | ألست أنت الرياضي الكبير الذي من المفترض أن يقوم بإحضار السمك؟ |
Onun için, bu evin sadece görüntüsünün prensi oraya getirecek yeterlilikte olması düşüncesi mümkün olduğu anlamına geliyordu. | TED | بالنسبة له، فكرة أن مجرد صورة لهذا المنزل كانت كافية لجلب برنس هناك عنت أن ذلك كان ممكنًا. |
Tam onun ruhunu yerine getirecek şey. | Open Subtitles | لماذا ، هذا رائع هذا الشيء سيعيد إليه الحياة |
Topaz Taht'tan antik Acheron'u tekrar getirecek ve cehennemin kapılarını açacak. | Open Subtitles | عن طريق حلقة النار سوف تعيد اكارون وتفتح ابواب الجحيم |
Paltomu getirecek. Paltomu getirmeye gitti, Joey! | Open Subtitles | سيذهب ليحضر معطفي سيذهب ليحضر معطفي يا جوي |
Hallie, kız arkadaşını bu geceki martini partisine getirecek misin? | Open Subtitles | الآن, "هالي", هل ستجلبين صديقتكِ معكِ إلي حفلة "خلاط المارتيني" الليلة؟ |
Pekala-- Sana bir tane getirecek. | Open Subtitles | حسناَ سيحضره لك |
Bu yaz, onu ağabeyleri ve seninle tanıştırmak için... Montana'ya getirecek. | Open Subtitles | فى هذا الصيف سيحضرها . الى مونتانا كى تقابلكم كلكم |