Yukarıdan aşağıya erzak getirmenin güvenli bir yolunu buluruz. | Open Subtitles | حتى نجد طريقة آمنة لجلب الإمدادات للأٍسفل من السطح |
Destek getirmenin mümkün olmadığını biliyorum. Başka bir şey ver bana. | Open Subtitles | أعلم بأنه لا يوجد متسعٌ من الوقت لجلب المزيد من القوات المدربة، لذا امنحيني شيئاً اَخر |
Dünyaya babasını tam olarak tanıyamayacak birini getirmenin haksızlık olacağını düşündüm. | Open Subtitles | أنا لا اظن أنه من العدل احضار شخص لهذا العالم لا يستطيع معرفة أبيه |
Aslında bunu getirmenin iyi olmayacağını düşündüm ama çıkarken birden elime atlayıverdi. | Open Subtitles | اعتقدت انه من الافضل عدم احضار هذه ,لكن لكنها قفزت الى حقيبتي وانا اسير الى الباب |
Walter, eminim kirli çamaşırlarını buraya getirmenin bir sebebi vardır. | Open Subtitles | (والتر)، أنا متأكـّد أنـّه يوجد سبب وجيه لإحضارك ثيابك الداخليـّة |
Onu partiye getirmenin uygun olmadığını düşünmedin mi? | Open Subtitles | لا تظن انها غير مناسب لإحضارها إلى الحزب؟ |
Onu geri getirmenin yolu yoktu. | Open Subtitles | ولكن لم يكن هنالك طريقة . لإرجاعها |
Seni buraya getirmenin tek yolunun bu olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | فقط كنت أعرف أن قول ذلك هو الطريقة الوحيدة التي ستحضرك إلى هنا |
İtfaiyeyi ayağımıza getirmenin başka yolları da var. | Open Subtitles | حسنًا، هنالك طرقٌ أخرى لجلب قسم مكافحة الحرائق إلينا. |
Kaderinde evrene kargaşa getirmenin yazdığı şiddet eğilimli biri. | Open Subtitles | انه منبوذا العنيفة الموجهة لجلب الاضطراب لهذا الكوكب. |
Belki fotoğraf çekmeye başlamam, ailemin iki tarafını bir araya getirmenin bir çeşit yolu, dünyaları kendime getirmenin, hikayeleri görülebilir kılmanın bir yoluydu. | TED | لذا فربما بداية إلتقاط الصور كان طريقة ما لجلب جانبي أسرتي سوياً، طريقة لأخذ العوالم معي، طريقة لسرد القصص بصورة مرئية. |
Yaptığı şey Israil'de olanı görmekti, daha geniş yaklaşımlar, ve bir damla sulamayı nasıl yapacağını öğrendi. yani bu suyu bitki yığınına direk olarak getirmenin bir yöntemi. | TED | ما فعله كان رؤية ما يحدث في إسرائيل، مقاربة أكبر، ومعرفة كيفية تنفيذ الريّ بالتنقيط، التي هي طريقة لجلب الماء مباشرة إلى المخزون النباتي. |
Yeryüzüne cehennemi getirmenin şeklini keşfetmişler! | Open Subtitles | لقد اكتشفوا طريقة لجلب الجحيم على الأرض |
- Peki, gerçekten de... uçla savaşırken birini randevuya getirmenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | - ولكن هل تعتقد انها فكرة جيدة عندما أنت تحارب الجريمة لجلب التاريخ؟ |
Diğerlerini buraya getirmenin güvenli olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت بأن احضار الآخرون هنا سيكون آمناً |
Torch'u eve getirmenin olayları bu raddeye getireceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم اعتقد ان احضار تورش الى المنزل قد يؤدى الى هذا |
Asilzadeleri, takdime bir ordu stratejistini getirmenin akıllıca olacağını düşündü. | Open Subtitles | فخامته ظنَّ أن من الحكمة احضار خبير عسكري معنا |
Deneyimli birkaç mühendisi buraya getirmenin zararı olmazdı. | Open Subtitles | لن يضر احضار القليل من المهندسين ذوى الخبرة الى هنا |
Seni buraya getirmenin tek yolu oydu. | Open Subtitles | كانت الوسيلة الوحيدة لإحضارك إلى هنا |
Walter, eminim kirli iç çamaşırlarını yanında getirmenin bir sebebi vardır dostum. Bu doğru, Ahbap. | Open Subtitles | (والتر)، أنا متأكـّد أنـّه يوجد سبب وجيه لإحضارك ثيابك الداخليـّة |
Onu getirmenin bir yolunu bul, tamam mı? | Open Subtitles | أوجد طريقة لإحضارها إلى هنا.. |
Onu getirmenin bir yolunu bul, tamam mı? | Open Subtitles | أوجد طريقة لإحضارها إلى هنا.. |
Onu geri getirmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون هناك طريقة لإرجاعها |
Seni buraya getirmenin tek yolunun bu olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | هو الطريقة الوحيدة التي ستحضرك إلى هنا |