Sizin için korkuyorum, çünkü bu acıdan başka bir şey getirmeyecek. | Open Subtitles | يخيفني عليكما لأني أعرف أن ذلك لن يجلب لكما شيئاً سوى الألم |
Bu arada, kendi kendine fısıldamaya devam edersen, Noel Baba sana hediye getirmeyecek. | Open Subtitles | اذا استمريت بالهمس لنفس سانتا لن يجلب لك أية هدايا |
Gerçekten zahmet etme. Hiçbir şey bebeğimizi geri getirmeyecek. | Open Subtitles | لا تتعب نفسك بحق هذا لن يعيد ابنتي للحياة |
Beni öldürmek sadece bedbahtlığına bedbahtlık katacak ve oğlunu geri getirmeyecek | Open Subtitles | غضبك الشديد و رغبة الإنتقام لن تعيد لك أحبائك القتل سيزيد المأساة و لن يعيد إليك إبنك |
Gözyaşların köpek maması gibi kokmadıkça, ağlamak onu geri getirmeyecek. | Open Subtitles | البكاء لن يعيده. إلا إذا فاحت دموعك برائحة طعام الكلاب. |
- Ve bu ulusal bir trajedi ama onu bulmak ölenleri geri getirmeyecek. | Open Subtitles | -وتلك مأساة وطنية -ولكن إيجاده لن يعيدهم |
Bu anneni geri getirmeyecek ama sana değer veren ve... | Open Subtitles | هذا لن يُعيد لك والدتك، وأنت لديك أب يهتم بشأنك، |
Ne yazık ki dedemi geri getirmeyecek di mi ? Ve ben..artık hiçbişey de yapamam di mi ? Çeneni kapatmaya çalışsan | Open Subtitles | لسوء الحظ ، فإنه لا يجلب جدي ، أليس كذلك؟ حاول إبقاء فمك مغلقا. |
- General Nikos, Enos'a kötülükten başka bir şey getirmeyecek. | Open Subtitles | الجنيرال نكوس لا يجلب سوى الشر إلى إنوس أصمتوا |
Ondan telsizi istemene rağmen getirmeyecek olan adam. | Open Subtitles | هو الرجل لن يجلب اللاسلكي حتى لو طلبت منه |
Burası hiç kimsenin hayatına, hiçbir zaman mutluluk getirmeyecek. | Open Subtitles | هذا المكان لن يجلب . السعاده لأى أحد |
Ölmüş olması sevdiklerinizi geri getirmeyecek olsa da muhtaç olanlar için biraz rahatlık getirecektir. | Open Subtitles | و اظن ان هذا لن يعيد الذين رحلو و لطن نامل ان تجلب بعض الراحة لكل اولئك الذين يحتاجونها |
Bence insanlara zarar vermek o küçük çocuğu geri getirmeyecek. | Open Subtitles | أعتقد أن إيذاء الناس لن يعيد ذلك الفتى الصغير. |
Biliyorum Amy'i geri getirmeyecek ama en azından adamı haklayan kişinin ben olduğumu düşünecek. | Open Subtitles | سأتحمل المسؤولية أعلم أن هذا لن يعيد آمي ولكنها على الأقل ستعلم |
Üzgünüm demek onu geri getirmeyecek, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، حتى أسفك هذا لن يعيده ، أليس كذلك ؟ |
Sateda yok oldu ve arkadaşlarınla sürekli kaçarak yaşamak onu geri getirmeyecek. | Open Subtitles | ساتيدا انتهى, واعيش هارب مع أصدقائك لن يعيده أبدا |
Beni öldürmek onları getirmeyecek. | Open Subtitles | قتلي لن يعيدهم. |
Bunu yapmak onları geri getirmeyecek! | Open Subtitles | ان فعل هذا لن يعيدهم |
Çünkü o görüntüde her ne varsa babanı geri getirmeyecek. | Open Subtitles | لأنّ مهما كان على ذلك الفيديو لن يُعيد والدك |
Tüm o kutsal yazıtlar, dualar veya tapınaklarda tanrıya sunulan adaklar hiçbirisi onu tekrar bize getirmeyecek. | Open Subtitles | وجميع الصلوت معاها , كل التضحيات عرضت في المعابد, لاشيء من ذلك سوف يعيدها اليس كذلك؟ |
Bana söylediklerin doğru olsa bile onu öldürmek aileni geri getirmeyecek. | Open Subtitles | حتى إذا كانَ كل شئٍ اخبرتني بهِ صحيحاً قتلهُ لن يعيدَ عائلتكِ |
Ucuz politika. Bize rüşvet getirmeyecek. | Open Subtitles | انها سياسة رخيصة انها لن تجلب لنا تلك الرشاوي |