Kötü bir haberim var. Avcı, kara atmacıyı da getirmiş. | Open Subtitles | أخبار سيئة , لقد أحضر الصياد هذا الصقر الأسود معه |
Anladığım kadarıyla birkaçınız kendisiyle paylaşmak için birkaç özel eşya getirmiş. | Open Subtitles | أتفهم أن واحد أو اثنين منكم أحضر شيئاً شخصياً ليشاركها معها |
Cadı arkadaşların seni kurtarmak için diğerlerini getirmiş gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أنَّ صديقتكِ الساحرة قد أحضرت أُخرَيات لتحاول إنقاذكِ ثانيةً |
Nalbant Girija, Titli Köyü'nden bazı haberler getirmiş. | Open Subtitles | الحداد، جلب بَعْض الأخبارِ مِنْ القريةِ تيتلي. |
Hadi gel de hizmetçi oğlunu getirmiş mi diye bir bakalım. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار هيا , لنذهب لنرى إذا الخادمة جلبت إبنها |
Bazıları eşlerini getirmiş, kız arkadaşlarını çocuklarını falan getiren var. | Open Subtitles | البعض منهم احضر زوجنه, عشيقته, اطفالهم و ما إلى ذلك |
- Bu sapanı Moinet getirmiş olabilir. - Elbette hayır. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون "مونيت" من أحضر المخذفة بالطبع لا |
Sonra ona sütünü getirmiş, kadın da sonuna kadar iç miş. | Open Subtitles | وفى نهاية الأسبوع أحضر لها اللبن فشربته كله |
- Hey, Homer. Bize hediye getirmiş. İlk bencil olmayan davranışı. | Open Subtitles | لقد أحضر لنا الهدايا، أول مرة يتصرف بعدم أنانية |
-Nasılsın? -Kitabı getirmiş! | Open Subtitles | لقد أحضر كتاب إستحضار الأرواح ـ أجل ، عظيم ، عظيم |
Çeyrek milyon yıl önce dünyaya düşen meteor böyle bir yaşam formunu dünyaya getirmiş olabilir. | Open Subtitles | ذلك النيزك الذي تحطم هنا كان قبل ربع مليون سنه ربما أحضر تلك الحياة الى هنا |
Fasulye, sürpriz bir şekilde, görüşme için ajansa ketçap'ı getirmiş ve herkes heyecanlanmış. | Open Subtitles | بشكل مفاجئ، رجل الفاصولياء أحضرت رجل الكاتشاب لاجتماع في الوكالة والجميع كان متحمّسًا، |
Bu firma binlerce ve milyonlarca çiftçiye Damlama Sulama teknolojisini getirmiş ve önemli ölçüde su kullanımının azaltılmasını sağlamıştır. | TED | هذه شركة أحضرت تكنولوجيا الري بالتنقيط للألاف والملايين من المزارعين وخفضت فعلياً من استخدام الماء |
Anlaşılan senin yıldız sana tepsiyle altın getirmiş. | Open Subtitles | يبدو أن نجمتك أحضرت لك جَرة مليئة بالذهب |
Bir kısmı ailelerini de getirmiş... ..ama Giovanni daha çok küçük onun için zor olurdu. | Open Subtitles | البعض جلب عائلتة معه ولكن جيوفاني مازال صغيراً |
George küçükken Michigan'a gezmeye gittiklerinde çekilmiş bir kaseti getirmiş. | Open Subtitles | جلب جورج أفلام تسجيلية لرحلته الصبيانية إلى مشيغان. |
Ve şu Maya tanrısı bu aygıtı o tapınağa getirmiş, öyle mi? | Open Subtitles | وهذا الإله المايا جلب هذا الجهاز لهذا المعبد؟ |
Aslında doğru düzgün gereçleri, gerekli aletleri bile yok, ama şans eseri yanında Novocaine (anestetik ağrı kesici) getirmiş. | TED | وهي لا تملك حتى الأدوات الصحيحة للقيام بهذا الاجراء ولكن لحسن الحظ انها جلبت بعض مسكنات للألم |
Anladığım kadarıyla bu resimleri önce sana getirmiş. | Open Subtitles | الآن، صحح لي إن كنت مخطئا الا أني فهمت أنها جلبت هذه الصور لك أولا |
Bahsettiğim Ukraynalı şehre fazladan birkaç adam daha getirmiş. | Open Subtitles | الأوكرانى الذى ذكرته لقد احضر رجال آخرون من المدينة معه. |
Efendim, yeni kanıtları mahkemeden önce getirmiş olacağız. | Open Subtitles | حضرتك, هناك ادلة جديدة احضرت قبل الجلسة. |
Yaz mevsimi, ısırgan sinek kümelerini getirmiş, ancak her ne kadar, dinozorların sert derileri olsa da, yumuşak bölgeleri de bulunmakta. | Open Subtitles | يجلب الصيف معه أسراب من الذباب القارص ورغم أن الديناصورات مغطاة بقشرة جلدية كثيفة إلا أن لديهم مناطق ضعف |
Bence meraklı Parislileri hayal kırıklığına uğrattığı için onu cezalandırıyormuşuz gibi yapacaksak onu ormandan buraya getirmiş olmamızın hiçbir faydası yok. | Open Subtitles | لكن من غير المجدي جلبه من الغابة واحتجازه كما لو كان يعاقب على تخييب أمل الباريسيين |
- Doğru değil. - Bak Mark bana Londra'dan ne getirmiş. | Open Subtitles | ـ ليس صحيحاً ـ انظر ما الذي أحضره مارك لي من لندن |
Onu buraya Otto mu getirmiş yoksa benim gibi kendisi mi gelmiş? | Open Subtitles | ، أم أنه أحضرها لهنا أم أنها جاءت لوحدها ، مثلي؟ |
Elisha aşırı dozdan kendinden geçmiş, Nadia'da onu benim evime getirmiş. | Open Subtitles | اليشا كانت قد تعاطت جرعة زائدة و ناديا أحضرتها إلى شقتي |
Haberi şurdaki gezginler Kudüs'ten getirmiş. | Open Subtitles | هؤلاء المسافرين فقط جلبوا الأخبار من القدس |
- Biri yanında bir puma getirmiş. | Open Subtitles | بَعْض البليدِ جَلبَ كويوجرإلى حزب، وهو تَخبّلَ. |
Buraya hepimizi öldürmek için getirmiş olmalı! | Open Subtitles | حتماً أحضرنا هنا لقتلنا جميعاً |
Ne yani, onu buraya baygın olarak getirmiş, ayıltmış, sonra da beraber mi gitmişler? | Open Subtitles | هل أحضرته هنا و هو فاقد الوعي؟ أيقظته ثم غادروا معاً؟ -يبدو كذلك |