Tıpkı ormandaki geyiğe sinsice yaklaşır gibi dikkatlice yanına yaklaşmalıydım ki onu korkutmamalıydım. | Open Subtitles | مثل مطاردة غزال بالغابه كنت سأقوم بالتقرب منه بحذر حتى لا اقوم بإفزاعه |
Bu bana bir geyiğe çarpılan başka bir geceyi hatırlattı. | Open Subtitles | لقد تَذَكّرْت .. لقد جُرِحَ غزال آخر الليلة |
Babamın o geyiğe çaptığı zaman hariç. | Open Subtitles | باستثناء تلك المرة التي صدم أبي فيها الغزال |
Bu yolda son 7 haftada 13 geyiğe çarptım! | Open Subtitles | أقتل غزالاً واحداً على الأقل قتلت 13 غزالاً فى 7 أسابيع فى هذا الطريق يا سيدى |
Hey, az önce köprünün altında bir geyiğe çarpma haberi aldık. | Open Subtitles | لقد تلقينا للتو اتصالاً بشأن غزال مصاب تحت الجسر |
Pekâlâ, demek buradaki adam rayların günlük bakımını yaparken kemikleri gördüğünü ve bir geyiğe ait olduklarını sandığını söylüyor. | Open Subtitles | حسناً,إذن الشاب يقول كان خارجاً يقوم بالصيانه الروتينية لسكة الحديد وشاهد العِظام,وأعتقد بأنها عِظام غزال |
Bir geyiğe çarpmamak için arabayı şarampole doğru sürmüş ve hava da kararmış. | Open Subtitles | هو قاد سيارته إلى خندق محاولاً تجنب .. الاصتدام بـ غزال |
Bir geyiğe çarpmamış biri için çok fazla hasar var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدوا ضرر كبير بالنسبة لرجل ام يصدم غزال |
Yanılıyorsam beni düzeltin ama bir geyiğe çarpma anısına sahip olması gerek, uyanıkken görmesi değil. | Open Subtitles | صحح لي اذا كنت على خطأ ولكن يفترض به ان يكون لديه ذاكرة عن صدم غزال وليس ان يراهم في يقظته |
Adamları bir geyiğe yapıldığı gibi parçalara ayırmışlar. | Open Subtitles | لقد كان كلا الرجلين مرتديا لملابسه و مقطعا .. بنفس الطريقة التي يقطع بها الغزال |
Küçük bir meşe palamudundan, güçlü bir geyiğe. | Open Subtitles | من ثمرة البلوط الصغيرة ينمو الغزال القوي. |
geyiğe binebilmek için nazik olmak gerek. Bunu babam öğretmişti. | Open Subtitles | يجب أن تكون رقيقاً لتمتطي غزالاً والدي علمني الطريقة |
Ertesi gün, geyiğe çarpmamak için yoldan çıktığını söyledi. | Open Subtitles | اليوم التالي,قال انه انحرف ليتجنب غزالاً |
Kadın, kayıp çocuğun babasına bir geyiğe çarptığını söylemiş. | Open Subtitles | قالت هذه المرأة لوالد الشاب المفقود انها اصطدمت بغزال |
Benim gördüğüm dünyada Rockefeller Center'ın yıkıntıları arasında bir geyiğe yaklaşıyorsun sessizce. | Open Subtitles | لقد خضنا تواً تجربة الحياة في العالم الذي أراه تطارد الغزلان في غابه الوادي الواسعه |
Elektrik mühendisi gece bir geyiğe çarpmış. | Open Subtitles | المقاول الكهربائي إتصل لقد صدم غزالا ليلة أمس. |
geyiğe binebilmek için nazik olmak gerek. Bunu babam öğretmişti. | Open Subtitles | يجب أن تكون رقيقًا لتمتطي غزالًا والدي علمني الطريقة |
Geyikten kurtulamazsak kaplan geyiğe gelecekti. | Open Subtitles | ويرجع إلى المخيّم فإذا ذهبنا بعيداً عن الأيّل فإن النمر سيذهب إلى الأيّل |
Seni geyiğe çevirebilirim, gerçek bir geyik. | Open Subtitles | سأقوم بتحويلك إلى موظ موظٍ حقيقي |
Kuştan tut da geyiğe, fareden tut da ayıya hatta böceğe kadar hiçbir fark yok. | Open Subtitles | ليست مختلفة عن الطير للغزال أو للفأر أو الدب أو الحشرة |
Kardiyoyu beceremedim. Bir geyiğe kalp masajı yapmayı denedim. | Open Subtitles | لم أستطع تحمل جراحة القلب أجريت انعاشاً لغزال |
Artı, manyak Zimbabve otu getirmiş adamı tam geyiğe çevirir. | Open Subtitles | بالاضافة الى، كسب بعض الزمبابوي المجنون العشب الضار الذي سيحوّلك إلى أيّل. |
Benzinleri bitmiştir, geyiğe çarpmışlardır, ya da öyle birşeyler işte. | Open Subtitles | إستنفذوا غازَ بشكل أفضل أَو ضربةَ a أيِّل أَو شيء. |
Bence Kıdemsiz Onbaşı Danforth bir geyiğe çarpmadı. | Open Subtitles | أنا عميل ميداني عالي الخبرة (دانفورث) لم يصدم أيلاً |