Yediklerini desteklemek için geyikler tuzlu yosunla beslenmek için kıyıya gelmeli. | Open Subtitles | لتعزيز غذاءهم، تضطر الغزلان بلوغ الشاطىء لتقتات على عشب البحر المالح |
İri erkek geyikler, yılın bu zamanı dağın yükseklerine çıkarlar. | Open Subtitles | الغزلان الأكبر في قمة الجبل في هذا الوقت من العام |
- geyikler burunlarının 2cm önünü bile göremezler. | Open Subtitles | الغزال لا يستطيعُ رُؤية بوصةَ أمام أنوفِهم. |
geyikler konusunda çok başarılısın. Bu harika. - Süper. | Open Subtitles | أنتى فعلتى أشياء مدهشة جدا مع الأيل ذلك عظيم |
HURT: Her yaz,kasaba erkek geyikler tarafından istila ediliyor. | Open Subtitles | كلصيف، تُهاجم المدينة مِن قُطعان الايائل |
Güzelim bir akarsu ağaçlar, hayvanlar, geyikler. | Open Subtitles | كان بها نهر ذو مياه نقية و أشجار و ماشية و غزلان ذات ذيل اسود |
Bir şey daha, geyikler ne olacak? | Open Subtitles | من ناحية أخرى ماذا عن الغزلان بابا نويل والغزال والغزال وبابا نويل |
Her şekilde, geyikler kaybediyor, arkadaşlar. | Open Subtitles | على الجانب الآخر، الغزلان خسرت القضيه، يا أصدقاء. |
Yani geyikler adadan göç edemiyor, biz de yıllardır onları ayıklıyoruz. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين بأنه ليس بوسع الغزلان الهجرة من الجزيرة و قد كنّا نقوم بقتلها منذ سنوات |
Bildiğin gibi geyikler adadan göç edemiyor ve biz de yıllardır onları avlıyoruz. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين بأنه ليس بوسع الغزلان الهجرة من الجزيرة و قد كنّا نقوم بقتلها منذ سنوات |
Çünkü geyikler kanal boyunca 2.5 kilometre yüzmek zorunda. | Open Subtitles | لانَّ على الغزلان أن تسبح كيلومترين ونصف عبر القناة. |
geyikler veya Aslanlar gibi kendi erkek kulübümüz. | Open Subtitles | لدينا الرجال نادي هو ذلك الأسود نادي أو الغزلان نادي مثل |
- geyikler burunlarının 2cm önünü bile göremezler. | Open Subtitles | الغزال لا يستطيعُ رُؤية بوصةَ أمام أنوفِهم. |
Ormanda dev geyikler. | Open Subtitles | في الغابة لديكم الغزال الجبلي، الخيول حيوانات الرنه، و الثيران البرية |
Bu ormandaki geyikler koruma altında o yüzden onları burada parçalamak gerekiyor. | Open Subtitles | الأيل في هذه الغابات محميّة لذا ينبغي ذبحها مباشرة |
geyikler de bundan hoşnut olmuyorlar. | Open Subtitles | لِذا فإنَّ الايائل لا تُحبها على الاطلاق |
Düşmanları onları hazırlıksız yakalamadan, ...geyikler düşmanının yerini tespit etmeli. | Open Subtitles | على غزلان التشيتال اكتشاف أعدائها قبل أن تفاجأ بهم |
O işi sihirli geyikler yapar sanıyordum. | Open Subtitles | لقد رأيت الأيائل السحرية تجعلها تطير |
Tüm geyikler Majestelerine aittir. | Open Subtitles | فكل غزال بالبلاد يعود لملكية صاحب الجلالة |
Yetişkin geyikler için bile uzun bir yüzüş. | Open Subtitles | حتى بالنسبة للغزال البالغ هذه سِباحة طويلة |
Yılın bu zamanında, erkek geyikler dişiler için dövüşür, oldukça tehlikelidir. | Open Subtitles | فيهذاالوقتمِن السنة، يُقاتل أيائل الذكور مِن أجل الاناث ويُمكن أن تكون خطِرة جدا ً |
Köpekler uluyor, tavşanlar çömeliyor, geyikler telaş içinde kaçıyor, kaçıyor, dehşet içinde koşuyor. | Open Subtitles | تنبح الكلاب، تنحنى ظهور الأرانب، والغزلان تجرى مذعورة، تجرى, مذعورة فى رعب. |
Aşağıdaki vadide, geyikler ve mamutlar geziniyordu. | Open Subtitles | و هناك وادي في الأسفل حيث حيوانات الرنه و الماموث كانوا يعبرون و كان الجو بارد جداً |
geyikler oraya giderlerse kurtlar da peşlerinden gideceklerdir. | Open Subtitles | حالما يصل الأيّل إلى هناك الذئاب ستكون خلفهم مباشراً. |