Kullandığımız sistemi diyaliz tedavisi gibi başka alanlara uyarlayacağız. | TED | سنقوم بتمديد النظام نفسه إلى مناطق أخرى مثل علاج غسيل الكلى |
Sana birşey anlatacağım. Bundan beş veya altı ay önce bunlar gibi başka bir cinayet oldu. | Open Subtitles | لدينا أيضا جريمة أخرى مثل هذه حدثت منذ خمسة أو ستة أشهر |
Kaçış manevraları. Bunun gibi başka bir ateşe dayanamayız. | Open Subtitles | ناور للمراوغة لا نستطيع تلقي ضربة أخرى مثل تلك |
Sadece düşünün; bunun gibi başka bir yıldız bulduğumuzda | TED | ومجرد الفكير: كيف سيكون الأمر عندما نجدُ نجماً آخر مثل هذا؟ |
bu ne anlama gelecek? Bunun gibi başka bir yıldız bulmazsak, | TED | كيف سيكون الأمر لو لم نجد نجماً آخر مثل هذا؟ |
Belki doktordan AIDS gibi başka şeyler için tahlil yapmasını istemeliyiz. | Open Subtitles | ربما يمكن أن تسأل و الطبيب لفحص الدم ، للحصول على أشياء أخرى مثل الإيدز. |
Şantaj, para transferi sahtekarlığı, kara para aklama ve beni öldürmeye çalışmak ile kadınları hırpalamak gibi başka şeyler de buluruz eminim. | Open Subtitles | الابتزاز و الاحتيال و غسيل الأموال و أعتقد أننا سنفكر في أشياء أخرى مثل محاولة قتلي و صفعك لإمرأة |
Topluluklar arasındaki genetik farklar gibi başka faktörler de olabilir. İlaca ters tepki veren risk altında topluluklar olabilir. | TED | هناك عوامل أخرى مثل الاختلافات الجينية في الشعوب التي قد تتسّب في جعل شعب كامل عرضة لخطر الاستجابة بطريقة سلبية للدواء. |
Beatles'ın şarkısı gibi başka şarkılarıda beraber söyler miydik? | Open Subtitles | هل كنا نغني أغاني أخرى مثل الـ"البيتلز"؟ |
Çoğu erkek gibi başka taraflarını tutmak yerine mi? | Open Subtitles | بدلاً من مناطق أخرى مثل معظم الصبيان ؟ |
Tabii ki kontrol altında tutma sorumluluğumuzu unutmadık ama şimdi mahkûmlar diğer mahkûmlarla güvenli ve yüz yüze etkileşime girebiliyordu ve kontrol artık bir sorun olmadığı için öğrenim gibi başka şeylere odaklanabiliyorduk. Davranış değişti. | TED | حسنًا، لم ننسى مسؤوليتنا في المراقبة لكن الآن السجناء يمكنهم التفاعل بأمان، وجهًا لوجه مع المساجين الآخرين والموظفين، ولأن السيطرة لم تكن بعد الآن مشكلة كل شخص يمكن أن يركز على أشياء أخرى مثل التعلم، تغيير السلوك |
John onun Little Carmine gibi başka bir kukla bulup aileyi istediği gibi yönetmesinden endişe ediyor. | Open Subtitles | (جون) قلق من أن يعثر على دمية أخرى مثل (كارمين) الصغير، يحاول أن يدير العائلة من خلاله |
Bunun gibi başka köyler de olabilir. | Open Subtitles | ربما توجد قرى أخرى مثل هذه |
Alicia gibi başka biri olsa bile Lana'ya kastı ne ki? | Open Subtitles | كلارك آسفة لكن حتى لو كان هنالك شخص آخر مثل أليشا فما الضغينة التي يكنها للنا؟ |
Şimdi, gözleriniz bir gözden diğerine geçerken orada burun gibi başka bir şey olsaydı, gözün olması gereken yerde bir burun görürdünüz, ve -- "Vay anasını!" | TED | و عندما تنتقلون من عين إلى عين, إذا كان هناك شيء آخر مثل أنف, سترى أنف حيث يُفترض أن تكون عين, ستتفاجؤون... |
Bunun gibi başka bir ev bulabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نجد مكاناً آخر مثل هذا بالضبط |