Dünya Ticaret Merkezine 18 dakika aralıkla iki uçak gönderilmiş gibi duruyor. | Open Subtitles | إنها تصطدم بمركز التجارة العالمي يبدو أن هناك 18 دقيقة تفصل الاصطدامين |
Ona ne çeşit bi emir verdin bilmiyorum ama, çok canice gibi duruyor. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذي أمرته بأن يقوم به لكن يبدو أنه عمل فظيع |
Tuttle avcılar tarafından yakalanmış bir geyik gibi duruyor. | Open Subtitles | تاتل ، يبدو مثل غزال مشتعل في الأضواء العلوية |
D1: İfade afazisi ya da sözcüklerin üretilmesini zorlaştıran Broca afazisi gibi duruyor. | TED | أوَ تعلم، تبدو مثل حبسة في التعبير أو حبسة بروكا، التي تجعل توليد الكلمات صعبًا. |
Şuna bak, sanki sır tuttuğu için... ödüllendirilecekmiş gibi duruyor. | Open Subtitles | أنظر إليه .. يبدو وكأنه سوف يكافئ على قيامه بهذا لحفظه السر |
Bu UFO iddiası da bir örüntünün parçası gibi duruyor. | Open Subtitles | هذهِ الظاهرة الغريبة التي شهدتها ، تبدوا كنمط. |
Katta balkonun sol tarafında da sorun var gibi duruyor. | Open Subtitles | الجانب الأيسر من الشرفة، يبدو أن لديك مشكلة هناك أيضاً. |
436 no'lu odadaki mutlu çiftimiz dışarıda güzel bir gün planlamış gibi duruyor. | Open Subtitles | الزوجان السعيدان في غرفة 436 يبدو أن لديهم نزهة لطيفة تم التخطيط لها |
Ama koridorun sonunda bir tür sinyal paraziti var gibi duruyor. | Open Subtitles | ولكن يبدو أن هناك نوع من التدخل إشارة في نهاية القاعة، |
Lance, kitapçıda ölen takipçi de, en iyi ipucumuz gibi duruyor. | Open Subtitles | لانس التابع الذي قٌتل في متجر الكتب يبدو أنه أفضل الخيوط |
Donmuş bezelye ye saldıracakmış gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أنه كان يطارد حبات البازيلاء المجمدة هذه |
Babasıyla biraz daha vakit geçirse iyi olur gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أنه من الممكن أن يستفيد من بعض الوقت مع ابيه |
Gitmelisin zaten. Müthiş bir fikir gibi duruyor. | Open Subtitles | . ربّما يجب عليك . ذلك يبدو مثل فكرة رائعة |
Bu iş sıradan bir adamı sokaklardan çekmek için yapılmış epey pasaklı bir adam kaçırma işi gibi duruyor. | Open Subtitles | حسنا ، ذلك يبدو مثل اختطاف فوضوي جميل فقط من اجل انتزاع شاب عادي من الشوارع |
Bayan Champion kendine yeni bir kurban bulmuş gibi duruyor. | Open Subtitles | تبدو مثل الآنسة شامبيون و قد عثرت على ضحية جديدة لها |
Oldukça basit bir iş gibi duruyor. Gir ve çık, 500 dolar. | Open Subtitles | يبدو وكأنه عملٌ روتيني جداً، دخول وخروج، 500 دولار |
Bu kurban iki hafta falan önce ölmüş gibi duruyor. | Open Subtitles | الضحيـــــة تبدوا وكأنهــا ميتــــــة على الأقــل مــنذ أسبــوعيـــــن |
Gördüğümüz sinkroton radyasyonunun oluşması için düzlemde çok sayıda yüksek enerji elektronu olması gerektiğini biliyoruz ve bunların süper nova kalıntılarından oluştuğunu düşünüyoruz fakat yeterince yok gibi duruyor. | TED | نحن نعلم أن هناك الكثير من الإلكترونات ذات الطاقة المرتفعة في المستوى التي تنتج التردد السينكروني الذي نراه، ونعتقد أنها تنتج عن المستعرات النجمية، ولكن يبدو أنها ليست كافية. |
Graves hastalığı gibi duruyor veya farklı bir tiroid bozukluğu. | Open Subtitles | يبدو كأنه داء جريف او امر أخر متعلق بالغدة الدرقية |
Laila bir çok kez Flatbush'a gitmiş gibi duruyor. | Open Subtitles | انة يبدو وكأن ليلا قامت بالكثير من الرحلات الى فلاتبوش اى افكار لماذا ؟ |
Bu kadıncağız, kalp krizi geçirmek üzereymiş gibi duruyor. | Open Subtitles | تلك المرأة المسكينة تبدو وكأنها تتعرض لنوبة حرارة |
Daha çok işi var gibi duruyor. Bayağı hem de. | Open Subtitles | يبدو انه يحتاج الى المزيد من العمل الكثير من العمل |
Bütün keneleri topladık gibi duruyor umarım her şey tekrar yoluna girer. | Open Subtitles | يبدو أننا تمكنا منهم جميعاً أملين أن الأمور تعود إلى طبيعيتها هنا |
Baban o stres altindaymis gibi duruyor. | Open Subtitles | والدكِ.. يبدو أنّه يعاني الكثير من الضغوط. |
Çok idealistik gibi duruyor yüzyılların en büyük başarılarına bireylerin idealizmiyle ulaşılmuştır. | Open Subtitles | يبدو الأمر مثالياً ولكن الإنتصارات العظيمه على مر القرون حققها أناسٌ مثاليون |
Hiçbir şey. Her nasılsa futbol kokteyl elbisesi gibi duruyor. | Open Subtitles | لا شيء, و لكنه يبدو و كأنه لباس كوكتيل كروي |