İki aydır çıkıyorduk, o zamanlar bir ömür gibi gelmişti. | Open Subtitles | لقد واعدتها لمدة شهرين وبالعودة للوراء بدت وكأنها حياة لعينة |
Her nedense, dükkandayken çok iyi bir fikir gibi gelmişti. | Open Subtitles | وبطريقة ما عندما كنت في المحل بدت وكأنها فكرة مهمة والآن يأتي الجزء الذي أكون فيه كالمجنونة إنها رائعة. |
O zaman için bana doğrusu bu gibi gelmişti. | Open Subtitles | لقد بدت في ذلك الوقت على أنها الشيء الصحيح الذي يجب فعله |
- Evet, o zaman yapılacak doğru şey gibi gelmişti. - Tamam. | Open Subtitles | حسنا ، لقد بدى لي وكأنه الشي الصحيح لفعلة في ذلك الوقت |
Duştayken iyi bir fikir gibi gelmişti. | Open Subtitles | لقد بدى هذا الأمر كفكرة أفضل بكثير أثناء الأستحمام. |
Son gördüğümde daha iyi gibi gelmişti. | Open Subtitles | إعتقدت بأنها كانت تتحسن عندما رأيتها آخر مرة |
Aslında, yanımda değildin, ben karanlıkta yalnız başıma kalmıştım, ama yanımdaymışsın gibi gelmişti. | Open Subtitles | حسناً , فعلياً لم تكوني هناك كنت لوحدي في الضلام ,لكن كنت متأكد أنها تبدوا مثلك |
Çok garip, içeri girdiğimde bana günlük tutuyorsun gibi gelmişti. | Open Subtitles | أنه أمرا مضحك, بدا لي .و كأنه دفتر مذكرات عندما دخلت |
Kimin göreceğini düşündüysem bilemiyorum ama o zaman komik bir fikir gibi gelmişti. | Open Subtitles | لم اعلم من سيراها ولكنك بدت فكرة مضحكة وقتها |
Her analiz yapışım da cinayet silahının, karyola başı olmasını söylemesi dışında iyi bir fikir gibi gelmişti. | Open Subtitles | بدت كفكرة رائعة، عدا أنه في كل مرة أشغل بها التحليل، فإنه يستمر بإخباري أن سلاح الجريمة كان حافة السرير |
Doktor ateşinin çok yüksek olmadığını söyledi. Bize yangın gibi gelmişti. | Open Subtitles | أكد الطبيب أنّها كانت حمى خفيفة، لكن بصراحة، بدت أكثر كإنذار حريق مهول. |
Tıp fakültesi bile onun yanında çocuk oyuncağı gibi gelmişti. | Open Subtitles | المدرسة الطبية بدت وكأنها سهلة جدا بالمقارنه بها |
Bu objeler özünde benim ve Londra'daki liberal solcu arkadaşlarımın 18. yüzyılda Fransız aristokrasisinin biraz içler acısı gördüğümüz durumunu özetler gibi gelmişti bana. | TED | هذه التماثيل، بدت بالنسبة لي، كانت بشكل أساسي النوع الذي كنا وأصدقائي الليبراليين اليساريين في لندن دومًا نراه على أنه إجمال لشيء مؤسف عن الأرستقراطية الفرنسية في القرن الثامن عشر. |
İlk silah sesi kulağa kestanefişeği gibi gelmişti. | Open Subtitles | بدت الطلقة الأولى مثل مفرقعة نارية. |
Çünkü bu, o zaman iyi bir fikir gibi gelmişti. | Open Subtitles | لأنها بدت فكرة جيدة في ذلك الوقت |
Profilini gördüğüm zaman bana çok maceracı ve açık hava sporu yapan biri gibi gelmişti. | Open Subtitles | وعندما رأيت ملفها، بدت... جريئة للغاية، منطلقة. |
Ve dürüst olmak gerekirse iyi bir cümle gibi gelmişti. | Open Subtitles | -أعلم وصراحةً ,بدت كأنها عِبارة جيدة حينها |
Topu inerken kesti gibi gelmişti ama bunun konumuzla ilgisi yok. | Open Subtitles | بدى و كأنه اعترض الهدف بطريقه مخالفه و لكن هذا ليس موضوعنا |
Ve bir anda üvey annesi ve üvey kardeşleri onu görevi hizmet etmek olan külden bir yaratığa çevirmişler gibi gelmişti ona. | Open Subtitles | وبفجأةً، بدى لها أن زوجة وبنات زوجة والدها قد حولوها بالفعل إلى مجرد مخلوق من الرماد والكدح. |
Bana çok bencilce oynadın gibi gelmişti. | Open Subtitles | بدى لي أنكَ كُنتَ أنانياً جِداً |
Özür dilerim, denemeye değer gibi gelmişti. | Open Subtitles | أنا آسفة بدى ذلك يستحق التجربة |
Son gördüğümde daha iyi gibi gelmişti. | Open Subtitles | إعتقدت بأنها كانت تتحسن_BAR_ عندما رأيتها آخر مرة بالفعل اعتقدت هذا |
-Bir konuda sıkıntısı var gibi gelmişti. | Open Subtitles | أنها تبدوا متضايقة بشأن أمرًا ما |
Bana yalnızca bir mektup yazıyor gibi gelmişti. | Open Subtitles | ما أدركته هو أنه قد بدا لي وكأنه كان يكتب خطابا |