Söyle bakalım, senin gibi tatlı bir kız nasıl olur da hayatını böyle bir iş yaparak kazanır? | Open Subtitles | أخبرينى,كيف فتاة لطيفة مثلك تعمل فى عمل كهذا؟ |
Bu savaşa katılırsak ve bana bir şey olursa senin gibi tatlı birinin beni iyileştireceğini bilmek içimi rahatlatıyor. | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى الحرب وحدث لي شيئاً فلا تعلمين كما أنا سعيد لأجد ممرضة لطيفة مثلك |
Bu savaşa katılırsak ve bana bir şey olursa senin gibi tatlı birinin beni iyileştireceğini bilmek içimi rahatlatıyor. | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى الحرب وحدث لي شيئاً فلا تعلمين كما أنا سعيد لأجد ممرضة لطيفة مثلك |
Senin gibi tatlı bir çocukla eve gidemediği için kıskançlık yapıyor. | Open Subtitles | إنها غيورة لأنها لا تستطيع العودة لمنزلها مع شخص لطيف مثلك |
Senin gibi tatlı bir çocuğun bu ayaktakımıyla ne işi var? | Open Subtitles | ماذا يفعل صبي لطيف مثلك بالتجول بالجوار مع هذه القمامة؟ |
Bu yüzden de, el ele tutuşmak gibi ya da ilk öpücüğüm gibi tatlı ve masum bir şeyler hatırlayabilene kadar burada kalacağım. | Open Subtitles | لذلك , سوف أبقى هنا حتى يمكنني تذكر شيئاً حلواً وبريئاً مثل مسك الأيدي أو أول قبلة |
İskoç viskisi gibi tatlı mıydı? | Open Subtitles | هل كان حلواً مثل الويسكي الإيرلندية؟ |
Bak, senin gibi tatlı biri neden bunu yapmak zorunda olsun ki? | Open Subtitles | أنظري، لما على شخص لطيف مثلك يفعل هذا؟ |
Buna intikam gibi tatlı bir şey olarak yaklaşmak biraz duygusal olur. | Open Subtitles | إن كان هذا تلميحاً بأن شيء حلواً كالإنتقام... الأمر يبدو عاطفياً بعض الشيء أيضاً. |