Kendini kötü hissediyor, oldukça kötü. Gidecek bir yeri yok. | Open Subtitles | هو يشعر بأنة سيء وفي الحضيض ليس هناك مكان للذهاب |
Gidecek bir yeri yok | Open Subtitles | ليس هناك مكان للذهاب |
Bu sabah olanlardan sonra, Gidecek bir yeri kalmamıştı. - Kalmadı mı? | Open Subtitles | بعد ما حصل هذا الصباح , ليس لديها مكان آخر تذهب إليه |
Şirkette kalmış çünkü zaten Gidecek bir yeri de yokmuş. | Open Subtitles | وبقيت مع الشركة لأنّه لمْ يكن لديها أيّ مكان آخر تذهب إليه. |
Beyin sıvısı akmaya başladığında, Gidecek bir yeri olmaz. | Open Subtitles | , و عندما يتورم المخ هكذا ليس لديه مكان ليذهب إليه |
Herkesin Gidecek bir yeri ve yapacak bir şeyi vardı. Aynı evdeki gibi. | Open Subtitles | كل شخص لديه مكان يذهب إليه وشيءيفعله.. |
Böylece parası ve Gidecek bir yeri olur. | Open Subtitles | وحينها سيكون لديه نقود و مكان ليذهب إليه |
- Ve Gidecek bir yeri de yok. | Open Subtitles | ليس لديه أي مكان ليذهب إليه |
22 yıldır Gidecek bir yeri yoktu. | Open Subtitles | إنه لم يكن لديه مكان يذهب إليه لمدة 22 عام . |
Evet, Gidecek bir yeri yok. | Open Subtitles | أجل، ليس لديه مكان يذهب إليه |
Belki Gidecek bir yeri kalmamıştı, belki de çok yorgundu çünkü yatıverdi ve uyudu ve uyudu, sanki yıllardır uyumamış gibi. | Open Subtitles | ربما لأنها ليس لديها مكان آخر أو ربما لأنها مُتعبة لأنها ذهبت للفراش ونامت ونامت |
Belki Gidecek bir yeri kalmamıştı, belki de çok yorgundu çünkü yatıverdi ve uyudu ve uyudu, sanki yıllardır uyumamış gibi. | Open Subtitles | ربما لأنها ليس لديها مكان آخر أو ربما لأنها متعبة لأنها ذهبت للفراش ونامت ونامت |