ويكيبيديا

    "gitmek zorundayım" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يجب أن أذهب
        
    • علي الذهاب
        
    • عليّ الذهاب
        
    • يجب ان اذهب
        
    • يجب أن أرحل
        
    • عليّ أن أذهب
        
    • علي أن أذهب
        
    • يجب أن اذهب
        
    • يجب أن أغادر
        
    • يجب على أن أذهب
        
    • يَجِبُ أَنْ أَذْهبَ
        
    • يجب أن أصل إلى
        
    • علي ان اذهب
        
    • لابد أن أذهب إلى
        
    • علي المغادرة
        
    - Yanmakta olan yerler... - Şimdi gerçekten gitmek zorundayım. Open Subtitles ـ بخصوص الأوامر بتدمير المدينة ـ يجب أن أذهب الآن
    Yine de, önemli bir toplantı için restorana gitmek zorundayım. Open Subtitles يجب أن أذهب إلى المطعم الآن من أجل أجتماع مهم
    Şimdi çocuk terapisine gitmek zorundayım ve ağlayana kadar blokları dizmeliyim. Open Subtitles الآن علي الذهاب الى علاج النفسي للأطفال وألعب بالمكعبات حتى أبكي
    Ama ciddi söylüyorum, bu salak fikrini değiştirmeden önce gitmek zorundayım. Open Subtitles لأكون جديًا علي الذهاب قبل أن يغير ذلك الغبي رأيه فيّ
    Eğer gezegenin sonu geliyorsa, neden dişçiye gitmek zorundayım anne? Open Subtitles لم عليّ الذهاب لطبيب الأسنان إن كان العالم سينتهي، أمّاه؟
    Eve gitmek zorunda değilim, ama buradan gitmek zorundayım değil mi? Open Subtitles لا يجب أن أذهب للمنزل ولكن يجب أن أخرج من هنا
    Opera binasına gitmek zorundayım ve beni sen götüreceksin. Open Subtitles يجب أن أذهب لدار الأوبرا و يجب أن تقود لى
    Yarın gitmek zorundayım. Open Subtitles يتم إغلاق المتاجر. يجب أن أذهب غدا. الجميلة.
    - El Toro'ya gitmek zorundayım. - Ayın dördünde gideceğini söylemiştin! Open Subtitles يجب أن أذهب الى ال تورو لكنك قلت أنك لن تغادر في الرابع من هذا الشهر
    Ben ofise gitmek zorundayım. Gidiyorum, anne. Open Subtitles كما يجب أن أذهب للمكتب بعد ذلك يجب أن أذهب يا أمي
    Bütün arkadaşlarım parka gidiyor, ama ben sıkıcı bir doğum günü partisine gitmek zorundayım? Open Subtitles كل أصدقائي ذاهبون إلى المتنزه لكني يجب أن أذهب إلى حفلة مملة
    Benim için var, gitmek zorundayım, bu yüzden evin anahtarlarını ver hemen. Open Subtitles أنا أمانع، يجب علي الذهاب لذلك أعطيني مفاتيح المنزل التي معك.
    Ben evime gitmek zorundayım. Biliyor musun, Sen hep kötü haber veriyorsun, tatlım. Open Subtitles علي الذهاب إلى المنزل أتعلمين ، أنت فأل سيئ ، عزيزتي
    Affedersiniz. Tuvalete gitmek zorundayım. Pek iyi değilim. Open Subtitles عفواً , يجب علي الذهاب إلى حمام الرجال لا أشعر أنني بخير
    Oraya gitmek zorundayım. - Gidemezsin. Adamın kimliğini ortaya çıkaracaksın. Open Subtitles ـ لا يُمكنك، أنك ستكشف أمره ـ يتوجب عليّ الذهاب إلى هُناك
    Çocuğumun okuluna gitmek zorundayım. Öğretmeni "Velin gelsin." demiş. Open Subtitles عليّ الذهاب إلى مدرسة أطفالي المعلم يقول أن على الأب أن يحضر
    Öyleyse, önümüzdeki hafta sonu orkide sergisi için Santa Barbara'ya gitmek zorundayım. Open Subtitles عليّ الذهاب إلى سانتا باربارا في عطلة نهاية الأسبوع القادم من أجل معرض الأوركيد هناك
    - her elimi yıkayışımda, seni düşüneceğim. - tamam, gitmek zorundayım. Open Subtitles كلّ مرّة أغسل أيديي سافكر فيك حسنا يجب ان اذهب
    Dinle, gitmek zorundayım, fakat... iyi bir tecrübe olduğunu söylemek istiyorum. Open Subtitles إسمعى يجب أن أرحل لكن... يجب أن اخبركى أن هذه... كانت خبرة رائعة.
    Hemen şimdi kalkmalısın. İşe gitmek zorundayım. Open Subtitles عليك أن تستيقظي الآن عليّ أن أذهب إلى العمل
    Ama ben dünyanın öbür tarafında... körler okuluna gitmek zorundayım. Open Subtitles ولكن بسبب حالتي علي أن أذهب إلى مدرسة خاصة للذين هم مثلي بمكان بعيد جدا عن أهلي وقريتي
    Özür dilerim, gitmek zorundayım. Open Subtitles أنا آسفة. يجب أن اذهب مع السلامة
    gitmek zorundayım. Bu hafta sonu çocuklar bende. Biraz işlerim var. Open Subtitles لا يجب أن أغادر لدي الأطفال بنهاية الأسبوع علي وضع خطط
    gitmek zorundayım. Open Subtitles يجب على أن أذهب
    İstemiyorum ama gitmek zorundayım. Open Subtitles أَكْرهُ هذا، لَكنِّي يَجِبُ أَنْ أَذْهبَ.
    LA gitmek zorundayım ve Böyle saçmalıklar için vaktim yok Open Subtitles هذه الرحلة ستكون آمنة، يجب أن أصل إلى لوس أنجليس وليس لدي الوقت لهذا الهراء
    Seyahat acentamla görüşmeye gitmek zorundayım. Open Subtitles علي ان اذهب و التقي بوكيل سفرياتي
    St. Brendan'e gitmek zorundayım, nasıl olduysa paskalya komitesine kabul edilmişim. Open Subtitles لابد أن أذهب إلى "سانت بريندن" لأن لسبب ما ، وافقت أن أكون في لجنة عيد الفصح
    Hepinize teşekkürler. gitmek zorundayım. Open Subtitles شكرا لكم جميعا على وقتكم، علي المغادرة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد