- Hep böyle gitmeyecektir, Alvah. - Sana göre hava hoş. | Open Subtitles | هذا لن يذهب بعيداً أنه من الجيد لكم أن تصنعوا الشقوق |
Eminim ki havaalanına gitmeyecektir. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه لن يذهب إلى المطار |
Wilmington'a gitmeyecektir, yolu çok uzun. | Open Subtitles | لن يذهب إلي "ويلمنتون" إنها مسافة كبيرة |
Hayır, o bu kadar ileri gitmeyecektir. | Open Subtitles | لا، هو لن يذهب ذلك البعيد. |
Sınıra gitmeyecektir. | Open Subtitles | .لن يذهب إلى الحدود |
Tanımadığı bir yere gitmeyecektir. Tilki Surat ise her yerde olabilir. | Open Subtitles | هو لن يذهب لمكان لا يعرفه اما عن (فوكس فيس ) هي قد تكون في مكان |
- Ashley sensiz gitmeyecektir. | Open Subtitles | -حسناً، لن يذهب (آشلي) بدونكِ |