Evet, öyle. Gittiğin için üzgünüm. | Open Subtitles | أنني حزين لمغادرتك |
Gittiğin için suçluluk duyuyorsun. | Open Subtitles | انتِ تشعرين بالذنب لمغادرتك |
Evet, ama bu sefer korumam olmadan Gittiğin için oldu! | Open Subtitles | نعم، ولكن هذا حدث لأنك خرجت دون حمايتي |
Gittiğin için üzülüyorum, giysiller için değil. | Open Subtitles | لستُ حزيناً على الـملابس بل لأنك ستغادر |
Döndüğün için mi yoksa onu bırakıp Gittiğin için mi? | Open Subtitles | لذهابك من المنزل أو المغادرة في المقام الأول؟ |
Kendilerini olacakları unutmaya ikna ettiler. Seni bile Gittiğin için suçladılar. | Open Subtitles | أقنعوا أنفسهم أن هذا لن يحدث أبداً، وفي الواقع انتقدوك لرحيلك أساساً |
Dün öyle çekip Gittiğin için özür dileyeceksin. Dileme. | Open Subtitles | كنت على وشك أن تعتذر بسبب رحيلك البارحة,لا تفعل |
Gittiğin için suçluluk duyuyorsun. | Open Subtitles | تشعرين بالذنب لمغادرتك |
Evet, ama bu korumam olmadan Gittiğin için oldu. | Open Subtitles | نعم، ولكن هذا حدث لأنك خرجت دون حمايتي |
Gittiğin için lav gördüğümü sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن بأن الحمم هناك لأنك ستغادر |
Benim yerime Gittiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | - شكرا لذهابك بالنيابة عني .. ياصاحبي - حسنا |
Gökdelenleri var. Gittiğin için gerçekten çok şanslısın! | Open Subtitles | لديهم ناطحات سحاب انت محظوظ لذهابك هناك |
Oraya Gittiğin için teşekkürler, Seaton. | Open Subtitles | شكرا لذهابك هناك ساتون |
Sen hâlâ cevap verebiliyorken mesaj yollamadım çünkü Gittiğin için sana kızgındım. | Open Subtitles | إنني لم أرسل هذه الرسائل عندما توقفت عن مراسلتنا، لأنني كنتُ غاضبة للغاية عليك لرحيلك. |
Sen cevap verirken hiç kayıt yollamadım çünkü Gittiğin için çok kızgındım. | Open Subtitles | لمْ أسجّل أيّ رسالة حينما كنتَ ما تزال تردّ عليها لأنّي كنت غاضبةً جدّاً منك بسبب رحيلك |